"Daracık daracık sokaklar, kızlar misket yuvarlar..." sözlü oyun havalarının olduğu bir kültürden gelip, Barselona'daki, bizim bulvarlarımıza eş, alabildiğine geniş sokakları ve kavşakları garipsememek mümkün mü! Yolun karşısına geçerken, cadde üzerinde fazla adım attığını düşünüp tedirgin oluyor insan! "Ya bir araba şuradan dönüverirse?" .. Diken üstünde ve çabuk adımlarla geçmek gerekirmiş gibi hissediyorum. Sonra bakıyorum sağıma soluma, herkes bir rahat, aheste.. Bu şehirde trafik diye bir problem yok. Muhteşem bir gridal yapı, upuzuun ve düz caddeler. Türkler olsa iki adımda bir yarış yaparlar diye düşünüyorum, ki yaparlar da.. :) Ama Avrupalılar gerçekten yayalara çok saygılı. Şehirdeki ölçek farklılığına adapte olmaya başladım, yine de bir süre başım dönmedi değil. Düz, dümdüz. Neredeyse hiç yokuş yok. Yollarda hiç merdiven yok. Nasıl bir kelime seçsem, "sıkıntısız". Zorlamıyor insanı. Nereye gideceğini bilirsen, hava da güzelse, yürü yü...