Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Tabula Rasa

Tabula Rasa.. Krem duvarlı, krem dolap kapaklı odayı ilk ziyaretim sonrasında yazdığım bir şiirdi "Tabula Rasa". Sonra kırık bir kalple tekrar tekrar okuduğum ve sonra da tekrar okumamak için sildiğim.. Ama birkaç dizesini hatırlıyorum.. Küçücük, minicik bir oda.. Odada sen, ben, yine sen.. Ve dışarıda koca bir dünya.. Hayat sürekli döngüler halinde. Ya da ben öyleyim. Sil baştan.   O odayı bir daha göreceğimi hiç düşünmezdim. Ama gördüm.  Düşününce Descartes, Jung ve Locke arasında bir yerdeyim galiba. İnsan zihnine her bilginin gömülü olduğunu düşünen Descartes o zamanlar bilmese de genetik kodlarımızdan bahsediyordu galiba. Jung'un bahsettiği bilinçaltından ya da kolektif bilinçten taşıyabileceğimiz bilgilerden.. Oysa Locke diyordu ki, insan zihni doğduğunda boş bir levha ve deneyimlerimizle öğreniriz. Bence ikisi de doğru.  Bu oda benim için boş bir levhaydı bir zamanlar. Sonra deneyimledim. Artık birçok çizik, hatta çatlaklar var levhada. Çok başka görünüyor şimdi gö...
En son yayınlar

İki Minik Kentli

Önemli bir kişi olmak!  Önemli ve değerli olduğumuzu ne sıklıkla düşünüyoruz? Düşünüyor muyuz? Emek verdiğimiz şeylerin karşılığını nasıl ve ne şekilde alıyoruz? Alabiliyor muyuz? İnsanlar bizim hakkımızda ne düşünüyor? Bizden razılar mı? Peki biz kendimizden razı mıyız? Özdeğer duygumuz nasıl?  Geçtiğimiz üç gün MBB'nin düzenlediği MARUF25 (Marmara Urban Forum) kongresindeydim. Çok büyük, belli ki çok zor ve detaylı bir organizasyon yapmışlar. Havaalanından beni bir araçla alıp Haliç Kongre Merkezi yakınındaki otelimize bıraktılar. Havaalanında MARUF görevlisiyle ve beni götürecek şoförle biraz sohbet ettim. Sonra İstanbul'un iki yakası arasındaki 48 dakikalık yolculuğumda pencereden dışarıyı seyrettim. Köprüden geçerken yine hayran hayran boğaza baktım. İstanbul'dan neden ayrıldığımı hatırladım: köprüden geçerken bu şehre hayran olmaya devam edebilmek için... Aklımdan atölye ve panel için yapacaklarımı, onlar haricinde katılacağım etkinlikleri ve bir yandan İzmir'de d...

MARUF25

Bu yılki Marmara Urban Forum (MARUF) Konferansına düzenleyeceğim bir atölye ve konuşmacı olacağım bir panel ile katılıyorum! Harika bir program yapmışlar, ilgilileri bekleriz:  Program Dalya Hazar Kent Hakkı ve Müşterekler Üzerinden Birlikte Yaşamanın İmkanı Daha Karpuz Ekecektik: Metropolde Gıda Temini

Bu İlişkiyi Konuşmalıyız

Çok güzel bir sohbet olmuş. Kitap da çok iyi..

Kum Zambakları

Yıllar önce iki eski arkadaş sayesinde keşfettiğim O.G., Çeşme'de müdavimi olduğum, pek keşfedilmemiş plajlardan biri olmuştu. Zaten öyle en popülerlerine, piyasa yapmaya gitmeyi hiç sevmezdim. Plaja dair en sevdiğim şey iddiasız doğal güzelliği, bohemliği ve kum zambaklarıydı. En sevgili arkadaşlarımı ve annemi de götürmüştüm oraya. Kum zambaklarını görünce aklıma kardelenler gelmişti. En zorlu koşullarda bile bir yolunu bulup çiçek açan çiçekler. Muhtemelen artık O.G. kapanmış ya da el değiştirmiştir. Zaten yasal sorunlar yaşıyordu. Oradan geriye kum zambakları gibi beyaz, duru ve güzel anılarımız kaldı..

Bir Yaşam Felsefesi: Tao Te Ching

Felsefi bir inanış olan, günümüzde Asya ve Çin'de bir din olarak kabul gören Taoizm'in ve hatta Budizm'in temel kaynağı  Tao Te Ching (Yol ve Erdem), 5000 kelimeden, 81 özdeyişten oluşmaktadır. Külliyatın Lao Tzu tarafından 2500 yıl önce kaleme alındığı varsayılmaktadır. İncil'den sonra en çok yabancı dile çevrilen eser, klasik din kitaplarının aksine yaratılış ve yaratıcı güçten, Tanrı kavramından bahsetmez. Şaman geleneklerine de dayanan Taoizm tapınak ve manastırlarda içselleştirilmesinin yanı sıra kimi insanlar için de bir dünya görüşü olarak benimsenmiştir.   Dünyada hiçbir şey su kadar yumuşak ve ince değildir fakat büyük kayalar gibi sert ve durağan şeyleri sudan daha iyi hiçbir şey kıramaz ve parçalayamaz. Ahlaki kavramlar olan iyi ve kötüyü ayrıştırmaz. Tao, anlatılamayan, adlandırılamayandır. Her şeyin birbirine dönüştüğünü savunan bu kavram yaşamı gözlemleyerek hayattaki içsel ve yaşamsal değişimlere uyum sağlayabileceğimizi savunur. Öğretiye göre bir insan ...

Something old, something blue..

Pamukkale Üniversitesi kampüsünde yürürken çekilmiş bir fotoğraf. 2023 Ocak ayı. Bu kadın, 4 yıldır çalıştığı kurumdan o ay ayrılıyor ve Çeşme'deki ve Denizli'deki evler(in)den taşınarak İzmir'de kendi düzenini kuruyor. Bu şimdi geriye dönüp baktığında çok özgürleştirici ve heyecan verici bir başlangıç ama.. işte tam da o anda konfor alanından çıkmanın ve bilinmezliğin verdiği kaybolmuşluk sancısı içinde. Hüzünlü, yüzü de o sebeple asık. O anda moody bir şarkı dinliyor. Hava da bulutlu. En yakınları bile anlayamıyorlar o hüznü. İşin kötüsü onlara yük olmamak için hissettirmemeye de çalışıyor. Yıllarca ilmek ilmek kurduğu hayattan, her detayında, her eşyasında emeği olan evden valizini ve kişisel eşyalarını alıp çıkıyor. Boşanıyor. Çok yakında bir başkasıyla replace edileceğini, hatta kim bilir belki çoktan edildiğini içten içe biliyor. Kadın bir illüzyon içinde geçen yıllarına üzülüyor. Bir yandan da bunun farkına 25. yılda varmadığı için seviniyor.. Sonra işte bu kadın ...