Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Bir Yaşam Felsefesi: Tao Te Ching

Felsefi bir inanış olan, günümüzde Asya ve Çin'de bir din olarak kabul gören Taoizm'in ve hatta Budizm'in temel kaynağı  Tao Te Ching (Yol ve Erdem), 5000 kelimeden, 81 özdeyişten oluşmaktadır. Külliyatın Lao Tzu tarafından 2500 yıl önce kaleme alındığı varsayılmaktadır. İncil'den sonra en çok yabancı dile çevrilen eser, klasik din kitaplarının aksine yaratılış ve yaratıcı güçten, Tanrı kavramından bahsetmez. Şaman geleneklerine de dayanan Taoizm tapınak ve manastırlarda içselleştirilmesinin yanı sıra kimi insanlar için de bir dünya görüşü olarak benimsenmiştir.   Dünyada hiçbir şey su kadar yumuşak ve ince değildir fakat büyük kayalar gibi sert ve durağan şeyleri sudan daha iyi hiçbir şey kıramaz ve parçalayamaz. Ahlaki kavramlar olan iyi ve kötüyü ayrıştırmaz. Tao, anlatılamayan, adlandırılamayandır. Her şeyin birbirine dönüştüğünü savunan bu kavram yaşamı gözlemleyerek hayattaki içsel ve yaşamsal değişimlere uyum sağlayabileceğimizi savunur. Öğretiye göre bir insan ...
En son yayınlar

Something old, something blue..

Pamukkale Üniversitesi kampüsünde yürürken çekilmiş bir fotoğraf. 2023 Ocak ayı. Bu kadın, 4 yıldır çalıştığı kurumdan o ay ayrılıyor ve Çeşme'deki ve Denizli'deki evler(in)den taşınarak İzmir'de kendi düzenini kuruyor. Bu şimdi geriye dönüp baktığında çok özgürleştirici ve heyecan verici bir başlangıç ama.. işte tam da o anda konfor alanından çıkmanın ve bilinmezliğin verdiği kaybolmuşluk sancısı içinde. Hüzünlü, yüzü de o sebeple asık. O anda moody bir şarkı dinliyor. Hava da bulutlu. En yakınları bile anlayamıyorlar o hüznü. İşin kötüsü onlara yük olmamak için hissettirmemeye de çalışıyor. Yıllarca ilmek ilmek kurduğu hayattan, her detayında, her eşyasında emeği olan evden valizini ve kişisel eşyalarını alıp çıkıyor. Boşanıyor. Çok yakında bir başkasıyla replace edileceğini, hatta kim bilir belki çoktan edildiğini içten içe biliyor. Kadın bir illüzyon içinde geçen yıllarına üzülüyor. Bir yandan da bunun farkına 25. yılda varmadığı için seviniyor.. Sonra işte bu kadın ...

Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği

Geçtiğimiz hafta itibariyle  2004'ten beri  Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Sağlıklı Kentler Ağı'nın bir parçası olan  Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği 'nin   Genel Sekreter Yardımcısı oldum! Ve olur olmaz da bir hafta kadar kısa bir süre içinde İzmir'den Türkiye'ye yayılacak, umarım çok başarılı olacak ve oldukça ses getirecek bir iklim değişikliği yerel taraflar konferansına başladık: COP İzmir! Kasım ayında Brezilya'da gerçekleşecek taraflar konferansına (COP30) hazırlık olarak  ICLEI'nin çağrısıyla  yerelden iklim krizine yönelik seslerimizi yükseltiyor ve politikalar oluşturuyoruz. "Tek Sağlık" ve "İyi Olma Hâli" yaklaşımlarını odağa alarak başladığımız çalışmalar vatana ve millete hayırlı olsun! :) Yeni başlangıçlar, yeni heyecanlar! Sevgiyle,

Samimiyetli Mesafe

Ermiş kitabının "evlilik üzerine" kısmında o kadar güzel ifade eder ki bunu Halil Cibran: Yan yana olun, ama fazla sokulmadan, Çünkü tapınağı taşıyan sütunlar da ayrıdır, Çünkü bir selvi ile bir meşe, yetişmez birbirinin gölgesinde...

Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar

Bayılıyorum Ursula K. Le Guin'e! İyi ki karşıma çıkmış. İlk defa ortaokulda elime almıştım Yerdeniz'ini. Seriyi hala bitiremedim ama.. Bitirmeye hazır değilim. Yıllara yayarak okusam da yazılarını, O'nun ve Virginia Woolf'un benim için ayrı bir yeri var. Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar kitabını da yıllardır süründürerek okusam da sonunda sona yaklaştım. Küçük küçük hikayeler ve otobiyografik paylaşımlar var bu kitapta. Kadın bir yazar olmanın, kadın bir sanatçı olmanın değerlendirmesini yapıyor. Çok güzel, çok samimi..  Balıkçı Kadının Kızı adında bir bölüm var kitapta. Özellikle bu bölümü çok sevdim. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ataerkiden kaynaklanan baskılarla hayalgüçlerini özgürce ortaya çıkaramayan, karşı cinsten meslektaşlarıyla aynı koşullarda üretemeyen (çoğu zaman kendilerine ait bir odaları olmayan), ev ve çocuk işleriyle birlikte tam zamanlı iki iş yaparak yazmak zorunda kalan ve yine de büyük bir tutkuyla bu mesleği icra eden kadınlar.. Ursula kendisi d...

4/4

Bu akşam Netflix'te "The Life List" isimli bir film izledim. Dram ve rom-com karışımı bir aile filmiydi. Filmin bir yerinde partnerinizin sizin için doğru kişi olup olmadığını belirlemeniz için 4 soru sormanız gerektiğinden bahsediyordu; Nazik biri mi? Onunla dürüstçe ve sansürsüz konuşabiliyor musun? En iyi versiyonuna ulaşman için seni teşvik ediyor mu? Onu çocuklarının babası olarak hayal edebiliyor musun? Elbette çok eksik ama çok yerinde sorular.  Neden sonra fark ettim ki benim için 4/4'lük olan biri için ben 4/4'lük olmayabilirim. Ama bu beni daha az sevilmeye layık yapmaz. Çünkü ben, yeterliyim .  Ben, olduğum halimle sevilmeyi ve seçilmeyi hak ediyorum.  Ben, benimle birlikte bir gelecek hayal edilmesine layığım.  Partnerimin de hayal ettiğim geleceği hayal etmesini istiyorum.. ya da.. bunu isteyen bir partner istiyorum. Sevgiyle..

Allahın sopası..

Özgürlük ve sağlık bence şu dünyadaki en önemli iki şey. Üçüncüsü aşk.. Neden çünkü ben bir Terazi'yim :) Özgürlük ve sağlık.. Hiç hazzetmediğim ve hatta hak ettiğinden emin olduğum insanlar için bile istemem bu ikisini kaybetmesini. Ama bazen bazı maskelerin düşmesi, bazı pisliklerin ortaya dökülmesi, "akışta" bazı kişisel gelişimlerin yaşanması için gerekli olabiliyor bazı kayıplar..  Off, ne dedikodular duyuyorum, ne dedikodular! Ağzımı açıp kimseyle ilgili bir şey söylememe gerek olmadan bazı şeyler yaşanarak görülüyor ve bazı haklar kendiliğinden sahibine iade ediliyor. Ne diyeyim, Allahın sopası yok!  Kimsenin hakkı kimsede kalmaz.  Başkalarına yapılan kötülükler mutlaka bir yerden çıkar.  Bunları defalarca gördük, yaşadık..  O yüzden kimse kimsenin ah'ını almasın, a dostlar..  Sevgiyle,