Bazı mekanların hiç değişmeden kalmasının bende uyandırdığı o köklülük ve dinginlik hissini seviyorum. Bizim algıladığımız boyutlarıyla zaman içerisinde bazı yerler nirengi noktaları gibi. Geliyorsun, buradasın, bir anda geçmiştesin ve belki gelecektesin de.. Dün kuantum ve zamanın doğrusal olmayan boyutu ile ilgili bir şey okudum ve sabah çeşitli düşüncelerle uyandım. Hayatta bir şey alıyorsan, bir şey vermek zorundasın. Ama bir şey veriyorsan da istesen de istemesen de bir şey almak zorundasın. Touka Kouka. Eşit takas prensibi. Fullmetal Alchemist (FMA) animasyonunda bu eşit takas prensibinden çokça bahsediliyor. Zaman, sen verdikçe daha çok almaya dayalı ve doğrusal değil katmansal bir boyut. Yani geçmiş ve bugün arasındaki katmansal ilişki gelecekle bugün arasında ve hatta geçmişle gelecekle arasında da var. Geçmiş geleceğin aynasıdır diye boşuna denmiyor. Dolayısıyla biz bugün gerçekten de geleceğimizi değiştirmek gücüne sahibiz. Vermek, ne verdiğine göre ne aldığını değiştir
Fark ettim ki duygusal dalgalanmam azaldığında kendimi yazarak ifade etme ihtiyacım da azalıyor. Oysa çok şey oluyor hayatımda. Özellikle işe yönelik yeni adaptasyonlar, mevcut durumların netleşmesi, iyileşmesi, etkinliklerin takvimlenmesi (Nisan'a kadar inanılmaz yoğun olacağım), kulisler yapılması, ekipler oluşması, saçma insanların defedilmesi (ya da bu örnekte henüz defedilememesi) gibi durumlarla uğraşıyorum. Bir zamanlar sözler ve davranışlar beni çok incitirdi. Çoğunun bomboş egolu, hatta cahil sözler olduğunu bilsem bile. Artık incinmiyorum. Artık anımsayınca yaralı bir hayvanın ısırıkları gibi geliyor o sözler bana. Çok alışık olduğum bir karakter tekrar tekrar çıkıyor karşıma. Şimdi iş hayatımda baş etmem gerekiyor. Demek ki bu bir sınav ve ben bu sınavı bir şekilde aşmalıyım. Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz? Prensin bu repliğini çok seviyorum. Hatta kendisine bunu yazan bardaktan almamak için zor tutuyorum. Belki (inşallah) giderse, giderken güle güle he