Fark ettim ki duygusal dalgalanmam azaldığında kendimi yazarak ifade etme ihtiyacım da azalıyor. Oysa çok şey oluyor hayatımda. Özellikle işe yönelik yeni adaptasyonlar, mevcut durumların netleşmesi, iyileşmesi, etkinliklerin takvimlenmesi (Nisan'a kadar inanılmaz yoğun olacağım), kulisler yapılması, ekipler oluşması, saçma insanların defedilmesi (ya da bu örnekte henüz defedilememesi) gibi durumlarla uğraşıyorum. Bir zamanlar sözler ve davranışlar beni çok incitirdi. Çoğunun bomboş egolu, hatta cahil sözler olduğunu bilsem bile. Artık incinmiyorum. Artık anımsayınca yaralı bir hayvanın ısırıkları gibi geliyor o sözler bana. Çok alışık olduğum bir karakter tekrar tekrar çıkıyor karşıma. Şimdi iş hayatımda baş etmem gerekiyor. Demek ki bu bir sınav ve ben bu sınavı bir şekilde aşmalıyım. Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz? Prensin bu repliğini çok seviyorum. Hatta kendisine bunu yazan bardaktan almamak için zor tutuyorum. Belki (inşallah) giderse, giderken güle güle he
İlan ediyorum: yeni favori felsefem Stoa felsefesi! Kıbrıslı Zenon'un derslerini verdiği Stoa Poikile'yi ve diğer stoaları da geçen hafta yerinde görmüş olmam ayrı bir güzellik oldu. Bu felsefe kesinlikle benim mizacıma çok uygun a dostlar. İlgilenenlere güzel bir kitap önerim var: Güzel Yaşam Klavuzu: Antik Stoacı Sevinç Sanatı . Ne dersiniz? Belki de neşe dolu, coşkulu bir yaşam kurmak bizim elimizdedir? Sırada Seneca okumaları var.. Sevgiyle,