Tavlada elim açık oynamayı severim. Hiç akılcı olmayan riskli bir durumdur. Sadece kapı alarak gitmek varken, arada öylesine açık veririm. "Bak, kırarım ama," der karşımdaki. "Kır, canım, ne olacak. Oyun sonuçta.." Öteki türlü çok kontrollü ve sıkıcı gelir bana oyun. Kırarlar genelde. Ama her zaman benim de onları kırma ihtimalim vardır. Hele ki pulları toplamaya başladıkları vakit.. Oyun bitti sandıkları vakit.. Pişman olabilirler kırdıklarına, gerçekten. Çok kırıldım. Ama hiç mars olmadım neyse ki. Oysa kırmasalar da olurdu oyun. Ben de kırmazdım. Ve fakat ille de tek bir kazananı olacaktıysa, yine olurdu.
Önemli bir kişi olmak! Önemli ve değerli olduğumuzu ne sıklıkla düşünüyoruz? Düşünüyor muyuz? Emek verdiğimiz şeylerin karşılığını nasıl ve ne şekilde alıyoruz? Alabiliyor muyuz? İnsanlar bizim hakkımızda ne düşünüyor? Bizden razılar mı? Peki biz kendimizden razı mıyız? Özdeğer duygumuz nasıl? Geçtiğimiz üç gün MBB'nin düzenlediği MARUF25 (Marmara Urban Forum) kongresindeydim. Çok büyük, belli ki çok zor ve detaylı bir organizasyon yapmışlar. Havaalanından beni bir araçla alıp Haliç Kongre Merkezi yakınındaki otelimize bıraktılar. Havaalanında MARUF görevlisiyle ve beni götürecek şoförle biraz sohbet ettim. Sonra İstanbul'un iki yakası arasındaki 48 dakikalık yolculuğumda pencereden dışarıyı seyrettim. Köprüden geçerken yine hayran hayran boğaza baktım. İstanbul'dan neden ayrıldığımı hatırladım: köprüden geçerken bu şehre hayran olmaya devam edebilmek için... Aklımdan atölye ve panel için yapacaklarımı, onlar haricinde katılacağım etkinlikleri ve bir yandan İzmir'de d...
Yorumlar