Ana içeriğe atla

21. yy Türkiye'si "Sevilme" Kriterleri


  • Ev işlerinde on numero olmak: yemek, ütü, tertip vs.
  • 7x24 fonksiyonu genişletilmiş annelik: ilgi, ilgi, ilgi... üstelik bundan mutluluk da duyacaksınız, hele bir duymayın...
  • Her daim güzel ve güler yüzlü olmak: bakımlı ol bebeğim, gamzelerini göster.
  • Kariyer sahibi olmak: üniversite diploması olacak, ayrıca elimiz ekmek tutacak, çok çalışmamız lazım çoook.
  • Prestij sağlamak: toplum içinde gurur verici bir kimlik olunacak, elini ayağını nereye koyacağını, nerede ne diyeceğini bileceksin.
  • Mütevazi olmak: kendini anlatmayacak, sen yapsan da ben yaptım demeyecek, böbürlenmeyeceksin, gerekirse o seni anlatır.
  • Onun gururunu okşamak: sevdiceğe her daim destek olunacak, dibe iniş noktalarında her daim tutup başımızın üstüne koyacağız.
  • Sorunsuz olmak: kol kırılır, yen içinde kalır. kendi içinde ya da çevresel problemleri olan insanı kim ister ki? sorunlarını anlatma; insanların yapacak daha önemli işleri var, spora gitmek gibi mesela...
  • Uyumlu olmak: onunla girdiğin her ortama adapte ol, arkadaşlarla, çevresiyle iyi geçin, gerekirse sus otur, sakın bilmişlik yapayım deme!
  • Mükemmelll ol: niye insanlar dört dörtlük değil? hatta biz niye dört sekizlik olmayalım? oluruz elbet!

Bu 10 kriteri yaptın yaptın; aksi halde...
Dışarı çıktığımızda "sevilecek başka yüzlerce insan" var. Hem zaten 30 yıla evlilik kurumu çöktü çökecek, şu boşanma oranlarına bakar mısınız! Şu ülkenin gidişatına göre bir kısmı 4 eş alır artık, bir kısmı da bekar hayatı forever. 

Sevilmek bu kadar zor olmamalı...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz?

Fark ettim ki duygusal dalgalanmam azaldığında kendimi yazarak ifade etme ihtiyacım da azalıyor. Oysa çok şey oluyor hayatımda. Özellikle işe yönelik yeni adaptasyonlar, mevcut durumların netleşmesi, iyileşmesi, etkinliklerin takvimlenmesi (Nisan'a kadar inanılmaz yoğun olacağım), kulisler yapılması, ekipler oluşması, saçma insanların defedilmesi (ya da bu örnekte henüz defedilememesi) gibi durumlarla uğraşıyorum. Bir zamanlar sözler ve davranışlar beni çok incitirdi. Çoğunun bomboş egolu, hatta cahil sözler olduğunu bilsem bile. Artık incinmiyorum. Artık anımsayınca yaralı bir hayvanın ısırıkları gibi geliyor o sözler bana. Çok alışık olduğum bir karakter tekrar tekrar çıkıyor karşıma. Şimdi iş hayatımda baş etmem gerekiyor. Demek ki bu bir sınav ve ben bu sınavı bir şekilde aşmalıyım. Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz? Prensin bu repliğini çok seviyorum. Hatta kendisine bunu yazan bardaktan almamak için zor tutuyorum. Belki (inşallah) giderse, giderken güle güle he...

Yasemin

Bugün dalında bir yasemini koklayıp seni düşündüm. Yaşıyorlar, demiştin, zarif zarif.. Bir çiçeği koparmayıp dalında koklamak gibi senin aşkın da.. Öyle nazik, öyle düşünceli.. 

4/4

Bu akşam Netflix'te "The Life List" isimli bir film izledim. Dram ve rom-com karışımı bir aile filmiydi. Filmin bir yerinde partnerinizin sizin için doğru kişi olup olmadığını belirlemeniz için 4 soru sormanız gerektiğinden bahsediyordu; Nazik biri mi? Onunla dürüstçe ve sansürsüz konuşabiliyor musun? En iyi versiyonuna ulaşman için seni teşvik ediyor mu? Onu çocuklarının babası olarak hayal edebiliyor musun? Elbette çok eksik ama çok yerinde sorular.  Neden sonra fark ettim ki benim için 4/4'lük olan biri için ben 4/4'lük olmayabilirim. Ama bu beni daha az sevilmeye layık yapmaz. Çünkü ben, yeterliyim .  Ben, olduğum halimle sevilmeyi ve seçilmeyi hak ediyorum.  Ben, benimle birlikte bir gelecek hayal edilmesine layığım.  Partnerimin de hayal ettiğim geleceği hayal etmesini istiyorum.. ya da.. bunu isteyen bir partner istiyorum. Sevgiyle..