Deleuze, Spinozacı gerekçelerle bu "admiratio" duygusunu tahlil eder: "başka bir dünyanın zarafeti". İlk bakışta aşk diye algıladığımız şey, aslında sevgi değil bir meraktır -sonradan sevgiye dönüşebilir ama anlaşılabileceği gibi epeyce kırılgandır (ve bunu hissetmek için Proust okumanız gerekir). Biz genellikle hafiften sarsak, sanki başka bir dünyadan inmiş gibi görünen, şöyle ya da böyle bir beceriksizlikle hareket ettiğine şahit olduğumuz, ama henüz bir "acıma" duygusuyla bakamadığımız varlıklara dikkat ederiz. Hayranlık bir tapınma değil, daha çok bir dikkat celbidir. Hissederiz ki karada yürüyemeyen o yengeç, kıyıda çırpınan bir balık kendi dünyasında, suda müthiş bir zarafetle yüzmekteydi. Her aşkın başlangıcı böyle bir "başka dünyanın zarafeti" algısıdır... Bunu en iyi kadınlar anlıyorlar ve bir tür "şefkat" duygusu geliştiriyorlar. Şefkat, bir duygu ya da tutku değildir, bir ilgi, bir admiratio'dur. Olmadığında bu duruma hor görü, ya da basitçe ve nötr bir dille "ilgisizlik" diyoruz.
Anlamamız gerek şey, bu "nötr" düzlemin bir duygu ya da tutku içermemekle birlikte, algısal temas oluşturduğu ölçüde son derecede güçlü bir tutkular potansiyeli taşıdığıdır. En basitinden "imajların" oluştuğu algısal düzlemdir bu. Ve galiba sinema aşkı bu durumla karıştırma gafletine pek erkenden düşmüş bir sanattır. Erken dönem "hareket-imaj" filmlerinde hep bir bakışta aşık olunur ve aşkın bu olduğu zannedilir. Ya da aynı düzlem üzerinde kıskançlığın, üçlü ilişkilerin temelleri atılıverir. Aşkı artık pek ciddiye almayan, onu hemen bir ailevi düzene, "özgür aşk" sanılan bir savurganlığa, giderek bir ideolojiye dönüştürmeye çok elverişli bir çağda yaşıyoruz. Spinoza, üçyüz yıldan daha uzun bir süre önce, cinsel aşkı hangi anlamda ciddiye alabileceğimizi bence Freud'dan bile daha kesin bir şekilde ortaya koymuştu oysa: "vücudun ve zihnin başka etkileşimlerine ket vurmayan, aşırıya varmayan bir şefkat ilişkisi". Şefkati analığa, burjuva aile değerlerine yükleyip yok eden bir dönem, Spinoza felsefesini unutturdu. Şimdi yeniden aramaya bu yüzden başlıyoruz...
Ulus Baker
Yazının tümü için: Spinoza ve Aşkın Diyalektiği
Yorumlar