Ana içeriğe atla

Neden narsist partnerlere çekiliriz?

Neden narsist partnerlere çekiliriz? Neden narsistler, karanlık adamlar, kötü çocuklar daha çekici gelir bize? İlk başta çok farklı, çok özgüvenli, sürprizli ve heyecan uyandırıcıdırlar. Muhteşem bir love bombing ile başlarlar ve istediklerini elde ettikten sonra gaslighting aşamasına geçerler. Bunun için oturup baya baya strateji üretirler. Biz ise süreçte farkında olmadan özdeğerimizi kaybettiğimiz, ışığımızın kısıldığı, kilo aldığımız, ne bileyim saçımızın dalgasının bile bize küstüğü mutsuz bir döneme gireriz. Bu enerji vampirleri, bizde emecekleri enerji kalmayana kadar yıllarca bir köşede sürünmemizi izlerlerken kendi hayatlarını yaşarlar ve eğer şanslıysak bir gün bizi terk ederler. Bizi terk etmeleri oldukça iyi bir şeydir doğrusu. Esas mesele neden bizim onları terk edemiyor oluşumuzdur. 

Neden narsist partnerlere çekiliriz? 

Bu bir kara deliğin bir yıldızı kendine çekmesi gibi bir şey...

Karanlığın çekiciliği. Yoğun, sessiz, ağır, ağır başlı, durgun, durağan, ölü ve belki de bu yüzden "güvenli" bir çekicilik. Korktuğun her şeyin başına gelmesi ve dolayısıyla korkacak bir şeyin kalmaması gibi tuhaf ve hastalıklı bir huzur... İçten içe sana sorunlu bir bireyi iyileştirebileceğini, ona iyi geleceğini düşündüren bir kibir... 

Daha önce narsist partnerlerle karşılaşanlar, onlarla bir kez daha karşılaşınca başlarına ne geldiğini çok iyi bilirler. Sadece bununla nasıl baş edeceklerini bilemezler. Şimdi sırada onu öğrenmek var. 

Size bir ipucu vereyim: mesafe, m  e  s  a  f  e,    m     e     s     a     f     e...

Bugün narsisizm ve ataerki konularında uzman ve toplumsal cinsiyet eşitliği derneklerinde görev alan bir klinik psikolog ile tanıştım. Narsistlerle mecburi olası temaslarım sürerken, onlarla nasıl baş edeceğimi öğrenene ve kendimi daha iyi hissedene kadar onunla bir süre görüşeceğiz. Bana güzel bir kitap önerdi: İkili İlişkilerde Duygusal Manipülasyon

Bu konuyla ilgili aydınlandıkça burada paylaşımlarım devam edecek. Karanlık ve aydınlığın psikolojik savaşı başladı. Bakalım kazanan kim olacak?

Sevgiyle,

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yasemin

Bugün dalında bir yasemini koklayıp seni düşündüm. Yaşıyorlar, demiştin, zarif zarif.. Bir çiçeği koparmayıp dalında koklamak gibi senin aşkın da.. Öyle nazik, öyle düşünceli.. 

Something old, something blue..

Pamukkale Üniversitesi kampüsünde yürürken çekilmiş bir fotoğraf. 2023 Ocak ayı. Bu kadın, 4 yıldır çalıştığı kurumdan o ay ayrılıyor ve Çeşme'deki ve Denizli'deki evler(in)den taşınarak İzmir'de kendi düzenini kuruyor. Bu şimdi geriye dönüp baktığında çok özgürleştirici ve heyecan verici bir başlangıç ama.. işte tam da o anda konfor alanından çıkmanın ve bilinmezliğin verdiği kaybolmuşluk sancısı içinde. Hüzünlü, yüzü de o sebeple asık. O anda moody bir şarkı dinliyor. Hava da bulutlu. En yakınları bile anlayamıyorlar o hüznü. İşin kötüsü onlara yük olmamak için hissettirmemeye de çalışıyor. Yıllarca ilmek ilmek kurduğu hayattan, her detayında, her eşyasında emeği olan evden valizini ve kişisel eşyalarını alıp çıkıyor. Boşanıyor. Çok yakında bir başkasıyla replace edileceğini, hatta kim bilir belki çoktan edildiğini içten içe biliyor. Kadın bir illüzyon içinde geçen yıllarına üzülüyor. Bir yandan da bunun farkına 25. yılda varmadığı için seviniyor.. Sonra işte bu kadın ...

Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz?

Fark ettim ki duygusal dalgalanmam azaldığında kendimi yazarak ifade etme ihtiyacım da azalıyor. Oysa çok şey oluyor hayatımda. Özellikle işe yönelik yeni adaptasyonlar, mevcut durumların netleşmesi, iyileşmesi, etkinliklerin takvimlenmesi (Nisan'a kadar inanılmaz yoğun olacağım), kulisler yapılması, ekipler oluşması, saçma insanların defedilmesi (ya da bu örnekte henüz defedilememesi) gibi durumlarla uğraşıyorum. Bir zamanlar sözler ve davranışlar beni çok incitirdi. Çoğunun bomboş egolu, hatta cahil sözler olduğunu bilsem bile. Artık incinmiyorum. Artık anımsayınca yaralı bir hayvanın ısırıkları gibi geliyor o sözler bana. Çok alışık olduğum bir karakter tekrar tekrar çıkıyor karşıma. Şimdi iş hayatımda baş etmem gerekiyor. Demek ki bu bir sınav ve ben bu sınavı bir şekilde aşmalıyım. Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz? Prensin bu repliğini çok seviyorum. Hatta kendisine bunu yazan bardaktan almamak için zor tutuyorum. Belki (inşallah) giderse, giderken güle güle he...