Ana içeriğe atla

asla “asla” demeyeceksin

büyük konuşmayacaksın
sonra hepsini yaşayınca
bak kötü oluyor işte
mesela “asla” demeyeceksin
bir cümleye başlarken
“istemem” demeyeceksin
isteyebilirsin sonra
boşa konuşmayacaksın
hele ki laftan anlamayana
anlatmaya uğraşmayacaksın
üzülürsün bak
en kötüsü anlaşılmamak
herkesi öyle kendin gibi zannetmeyeceksin
belki onun gördüğü gök başka mavi
belki bildikleri çok başka şeyler
kafandan senaryolar yazıp
iki kişilik aşk taşımayacaksın içinde
başkası için atmayacak kalbin
kendin için sadece
seviyorsan da
karşılıksız seveceksin
sevmek öyle birşey çünkü
ne kadar çok beklenti
o kadar çok düş kırıklığı
kırdırtmayacaksın düşlerini
başka kimse senin yerine kuramaz o düşleri
asmayacaksın yüzünü
umutsuzluğa kapılmayacaksın
hayat hızla akıp giderken
kıyıdan köşeden izlemeyeceksin
utangaç, çekingen çocuklar gibi
tam ortasına atlayacaksın
dediği gibi yazarın
ya ortasındasın, merkezinde
ya dışındasın, hasretinde


Dalya 11/09/2010

Yorumlar

sufi dedi ki…
Dalya'cım ne güzel tesbitlerin olmuş yaşamla ilgili.ASLA demeyeceksin, bir gün asla sözün formdan düşüverir ve bir bakarsın asla yapmam dediğin şeyin uzmanı olmuşsun.
"Karşılıksız seveceksin" çünkü sen sevdikçe zaten o da seni sevecek."Yanan yakar" demişler ya, işte onun gibi birşey!
Blogun hayırlı olsun, ya da vardı da ben yeni farkettim kucak dolusu sevgilerimle.Tontini@dilek
yıldıztozu dedi ki…
Yorumun için çok teşekkür ederim. ASLA dediği her şeyi itina ile yapan biri olarak en sonunda buna dair bir şiir yazmak istedim :) Ve evet, beklentilerin insanı ne kadar yorduğuna dair edindiğim deneyimlerle de birşey yaparken karşılık beklememek gerektiğini öğreniyorum her geçen gün.. Bazen duygular, düşünceler paylaşılmak için kıvranıp duruyor, ben de birkaç yıl önce bu blogu açtım. Ama uzun zaman dokunmamıştım. Şimdi gene ufak ufak geliyorlar.. :)
Sevgilerimle,

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz?

Fark ettim ki duygusal dalgalanmam azaldığında kendimi yazarak ifade etme ihtiyacım da azalıyor. Oysa çok şey oluyor hayatımda. Özellikle işe yönelik yeni adaptasyonlar, mevcut durumların netleşmesi, iyileşmesi, etkinliklerin takvimlenmesi (Nisan'a kadar inanılmaz yoğun olacağım), kulisler yapılması, ekipler oluşması, saçma insanların defedilmesi (ya da bu örnekte henüz defedilememesi) gibi durumlarla uğraşıyorum. Bir zamanlar sözler ve davranışlar beni çok incitirdi. Çoğunun bomboş egolu, hatta cahil sözler olduğunu bilsem bile. Artık incinmiyorum. Artık anımsayınca yaralı bir hayvanın ısırıkları gibi geliyor o sözler bana. Çok alışık olduğum bir karakter tekrar tekrar çıkıyor karşıma. Şimdi iş hayatımda baş etmem gerekiyor. Demek ki bu bir sınav ve ben bu sınavı bir şekilde aşmalıyım. Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz? Prensin bu repliğini çok seviyorum. Hatta kendisine bunu yazan bardaktan almamak için zor tutuyorum. Belki (inşallah) giderse, giderken güle güle he...

İzmir Planlama Ajansı 2.0

Hayat çok enteresan. Seçim süreci birçok kişinin birçok planını değiştirdi. Benimki dahil. Mesela İZPA’dan ayrılıp başka bir ofise geçecektim. İzBB Başkan adayı değişince, o ofis kapandı. Ardından İZDOĞA’nın başkanı ve sistemi değişti. İZPA, EGEŞEHİR şirketine geçti. Şimdi baştan yapılanıyor.   Sonuçta evet, yine gittim, a ma İZPA’yı da yanımda götürerek .  Ben gittiğimde İZPA’da kalacak olanlar ise.. geride kaldı. Hayat çok enteresan. İzmir Planlama Ajansı, logosu ve bütün kurumsallığıyla yeni baştan oluşuyor ve içinde önemli bir pozisyon alacağım gibi görünüyor.  O halde, bekle beni İzmir Vizyon 2074 Ofisi!

Zaman

Zaman bütün yaraları sarıyor derler. Bütün yaraları sarmıyor belki, bazı şeyler akla geldikçe hala ufak rahatlatıcı küfürler çıkıveriyor ağızdan.. Ama o bazı şeyleri olduğu gibi görmek, aşmak ve kabullenmek için zamanın çok yararı oluyor gerçekten.  Geriye dönüp bakınca "Keşke," yerine daha çok "İyi ki," diyebiliyorsak bu büyük şans. Bir noktada bir şeyleri doğru yapmışız demek ki. Zamanı kayıp olarak değil, kazanç olarak görebilmek büyük şans.  Bizler, yıllar önce yine bu blogda yazmıştım , demir gibiyiz. Zaman, demiri eriten ateş, başımıza gelen olaylar ise incelikle onu şekillendiren çekiçler. Şimdi durduğumuz noktaya bakıp mutlu ve yeterli hissediyorsak, geçmişe bakıp iyi ki dememek için bir neden göremiyorum. Acı, hüzün, yorgunluk ve bazen aptallık derecesine varan körlüklerimiz bile bizi her geçen gün bilgeleştiren şeyler oluyor. Her şeye rağmen, iyi ki sevebilmişim. İyi ki hala sevebiliyorum. İyi ki, asla itiraf etmeyecek olsalar da, bugün kendi seçimleri son...