Bazen birini çok özlersin, kalbinin ucu titrer. Bazen pişman olduğun yaşanmamışlıklar olur. Kimseye söyleyemezsin... Kayaların üzerinden rüzgara koşmak, yıldızları, dolunayı izlemek istersin. Şarkı söyleyesin gelir. Küçük mucizeler beklersin. Öyle, ansızın... Bugün toplantı masasında 25-30 yıl sonraki İzmir'den bahsederlerken çoğu orta yaşlı hocalarıma baktım. Yaşamı düşündüm. Yaşanacak kadarı. Böyle zamanlarda herşey anlamsız gelir. Seni yerle bir etmiş insanları bile yeniden sevebilme gücü gelir. Sevgi sınırsız bir şey olmalı. Böyle zamanlarda ansızın gözlerin doluverir. Sonra geçer böyle zamanlar. Ama tek bildiğim... Biz sanırım sadece böyle zamanlarda gerçekten yaşıyoruz, nefes alıyoruz. Bugün Filiz'i de düşündüm. 2011 Kasım ayında kaybettiğimiz arkadaşımızı. Evlenecekti yaşasaydı. Sevgilisini düşündüm. Atlatmış mıdır? Huzur içinde uyu arkadaşım. Yaşam çok kısa, çok uzun, çok dehşetengiz ve çok mutluluk verici. Ölüm nasıl henüz bilmiyoruz. Devam ediyoruz...
Önemli bir kişi olmak! Önemli ve değerli olduğumuzu ne sıklıkla düşünüyoruz? Düşünüyor muyuz? Emek verdiğimiz şeylerin karşılığını nasıl ve ne şekilde alıyoruz? Alabiliyor muyuz? İnsanlar bizim hakkımızda ne düşünüyor? Bizden razılar mı? Peki biz kendimizden razı mıyız? Özdeğer duygumuz nasıl? Geçtiğimiz üç gün MBB'nin düzenlediği MARUF25 (Marmara Urban Forum) kongresindeydim. Çok büyük, belli ki çok zor ve detaylı bir organizasyon yapmışlar. Havaalanından beni bir araçla alıp Haliç Kongre Merkezi yakınındaki otelimize bıraktılar. Havaalanında MARUF görevlisiyle ve beni götürecek şoförle biraz sohbet ettim. Sonra İstanbul'un iki yakası arasındaki 48 dakikalık yolculuğumda pencereden dışarıyı seyrettim. Köprüden geçerken yine hayran hayran boğaza baktım. İstanbul'dan neden ayrıldığımı hatırladım: köprüden geçerken bu şehre hayran olmaya devam edebilmek için... Aklımdan atölye ve panel için yapacaklarımı, onlar haricinde katılacağım etkinlikleri ve bir yandan İzmir'de d...
Yorumlar