Hissettiğimiz korku, endişe, suçluluk duygusu, yetersizlik, değersizlik ve sevgisizlik hislerinin ne kadarı gerçekten bize ait?
DNA üzerinden nesiller boyu bilgi aktarıldığını biliyoruz. Peki spiritüel olarak da aktarılıyor olamaz mı? Bu yıl "aile dizimi" konusunda bilinçleniyor ve deneyimleniyorum. Aile dizimi biraz bununla ilgili. Atalarımızın travmalarını anlamak ve bu travmalarla bağ koparmak. Ancak muhtemelen artık atalarımıza travmalarını sorma ihtimalimiz yok. Halihazırda hayatta olan atalarımız ise birçok bilgiyi bizlerle paylaşmıyor. Ya da parça parça paylaşıyor. Geçiyor olduğum şu tuhaf dönem ve atalarımla ilgili öğrendiğim güncel şeyler beni hem şaşırtıyor hem de duygulandırıyor bugünlerde...
Anne karnı gibi bilinç öncesi dönemlerimize ait travmalarımız olduğu kadar, doğmadan önce ailemizin yaşamış olduğu travmalar ve korkular da bize aktarılıyor. Hayatlarımıza giren, dokunan, tuhaf bir bağlantı hissettiğimiz insanlar da -belki- benzer karmik yüklere sahip insanlar oluyor? Belki mıknatıs gibi birbirimize çekiliyoruz? Belki yeni bir sınav için, belki de şifalanmak için? Geçmişte çözülememiş meseleleri bu döngüde çözebilmek için? Çözebilirsek ne ala...
Kısacası kendimi bulmak için bir yola çıkmış gibi hissediyorum. Gözlemlemeye ve bilinçaltımı kazımaya devam ediyorum. Kimim ben? Kimiz biz? Olduğumuz kişinin, şeyin, ne kadarı kendimiziz? Cesaretle sormaya ve keşfetmeye devam edebilmek istiyorum.
Yorumlar