Ana içeriğe atla

Tanrı'dan mektup

Tanrı'dan Mektup

Hayatın gerçekte ne güzel olabileceğini hatırlatan küçük, sevgi dolu bir hikaye.
Kimin cevapladığı bilinmiyor ama
Amerikan Posta servisinin ölü mektup ofisinde güzel bir ruh çalışıyor.

14 yaşındaki köpeğimiz Abbey geçen ay öldü.
O öldükten bir gün sonra, 4 yaşındaki kızım Meredith ağlıyor
ve Abbey'i ne kadar çok özlediğini anlatıyordu.
Bana cennete gittiğinde O'nu tanıyabilmesi için Tanrı'ya mektup yazıp yazamayacağımızı sordu.
Kızıma bunu yapabileceğimizi söyledim ve O bana şu cümleleri yazdırdı:

Sevgili Tanrım,

Lütfen köpeğime iyi bakar mısın? O dün öldü ve şimdi cennette seninle.
O'nu çok özlüyorum.
Hasta olduysa da O'nun benim köpeğim olmasına izin verdiğin için teşekkür ederim.
Umarım O'nunla oynarsın. O yüzmeyi ve toplarla oynamayı çok sever.
Sana O'nun bir resmini yolluyorum, böylece benim köpeğim olduğunu anlayabilirsin.
O'nu gerçekten çok özlüyorum.

Sevgiler,

Meredith


Mektubu Meredith ile Abbey'in bir fotoğrafıyla birlikte bir zarfa koyup Tanrı/Cennet adresine gönderdik.
Kendi adresimizi de gönderen/cevap adresi olarak yazdık.
Sonra Meredith zarfın ön yüzüne pek çok pul yapıştırdı
çünkü cennete kadar gitmesi için çok fazla pul gerekeceğini söyledi.
O gün öğleden sonra mektubumuzu postanedeki posta kutusuna attı.
Birkaç gün sonra Tanrı acaba mektubu almışmıdır diye sordu.
Sanırım almıştır diye cevapladım.


Dün, ön verandamızda altın rengi kağıda sarılı Meredith'e gönderilmiş, hiç tanımadığımız bir elden bir paket bulduk.
Meredith onu açtı. İçinden,
Fred Rogers'ın "Bir evcil hayvan öldüğünde..." isimli kitabı
ve kapağın içine bantlanmış bizim açılıp okunmuş mektubumuz çıktı.
Karşı sayfasında da Abbey ile Meredith'in fotoğrafı ve iliştirilmiş şu not vardı:

* * * * * * *

Sevgili Meredith,

Abbey cennete ulaştı ve güvende.

Resim göndermen çok yardımcı oldu. Abbey'i hemen tanıdım.
Abbey artık hasta değil. O'nun ruhu benimle, aynı şimdi senin kalbinde olduğu gibi.
Abbey senin köpeğin olduğu için çok mutlu.
Cennette bedenlerimize ihtiyacımız olmadığı için senin resmini saklayacak bir cebim yok.
O yüzden O'nu küçük bir kitapla birlikte Abbey'den sana birşey kalması ve hatırlaman için geri gönderdim.

Güzel mektubuna ve onu bana yazıp göndermene yardım eden annene teşekkür ederim.
Ne harika bir annen var. O'nu senin için özel seçtim.
Seni her gün kutsuyorum ve unutma, seni çok seviyorum.
Bu arada, beni bulman çok kolay. Sevgi nerdeyse ben ordayım.

Sevgiler,

Tanrı 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz?

Fark ettim ki duygusal dalgalanmam azaldığında kendimi yazarak ifade etme ihtiyacım da azalıyor. Oysa çok şey oluyor hayatımda. Özellikle işe yönelik yeni adaptasyonlar, mevcut durumların netleşmesi, iyileşmesi, etkinliklerin takvimlenmesi (Nisan'a kadar inanılmaz yoğun olacağım), kulisler yapılması, ekipler oluşması, saçma insanların defedilmesi (ya da bu örnekte henüz defedilememesi) gibi durumlarla uğraşıyorum. Bir zamanlar sözler ve davranışlar beni çok incitirdi. Çoğunun bomboş egolu, hatta cahil sözler olduğunu bilsem bile. Artık incinmiyorum. Artık anımsayınca yaralı bir hayvanın ısırıkları gibi geliyor o sözler bana. Çok alışık olduğum bir karakter tekrar tekrar çıkıyor karşıma. Şimdi iş hayatımda baş etmem gerekiyor. Demek ki bu bir sınav ve ben bu sınavı bir şekilde aşmalıyım. Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz? Prensin bu repliğini çok seviyorum. Hatta kendisine bunu yazan bardaktan almamak için zor tutuyorum. Belki (inşallah) giderse, giderken güle güle he...

İzmir Planlama Ajansı 2.0

Hayat çok enteresan. Seçim süreci birçok kişinin birçok planını değiştirdi. Benimki dahil. Mesela İZPA’dan ayrılıp başka bir ofise geçecektim. İzBB Başkan adayı değişince, o ofis kapandı. Ardından İZDOĞA’nın başkanı ve sistemi değişti. İZPA, EGEŞEHİR şirketine geçti. Şimdi baştan yapılanıyor.   Sonuçta evet, yine gittim, a ma İZPA’yı da yanımda götürerek .  Ben gittiğimde İZPA’da kalacak olanlar ise.. geride kaldı. Hayat çok enteresan. İzmir Planlama Ajansı, logosu ve bütün kurumsallığıyla yeni baştan oluşuyor ve içinde önemli bir pozisyon alacağım gibi görünüyor.  O halde, bekle beni İzmir Vizyon 2074 Ofisi!

Zaman

Zaman bütün yaraları sarıyor derler. Bütün yaraları sarmıyor belki, bazı şeyler akla geldikçe hala ufak rahatlatıcı küfürler çıkıveriyor ağızdan.. Ama o bazı şeyleri olduğu gibi görmek, aşmak ve kabullenmek için zamanın çok yararı oluyor gerçekten.  Geriye dönüp bakınca "Keşke," yerine daha çok "İyi ki," diyebiliyorsak bu büyük şans. Bir noktada bir şeyleri doğru yapmışız demek ki. Zamanı kayıp olarak değil, kazanç olarak görebilmek büyük şans.  Bizler, yıllar önce yine bu blogda yazmıştım , demir gibiyiz. Zaman, demiri eriten ateş, başımıza gelen olaylar ise incelikle onu şekillendiren çekiçler. Şimdi durduğumuz noktaya bakıp mutlu ve yeterli hissediyorsak, geçmişe bakıp iyi ki dememek için bir neden göremiyorum. Acı, hüzün, yorgunluk ve bazen aptallık derecesine varan körlüklerimiz bile bizi her geçen gün bilgeleştiren şeyler oluyor. Her şeye rağmen, iyi ki sevebilmişim. İyi ki hala sevebiliyorum. İyi ki, asla itiraf etmeyecek olsalar da, bugün kendi seçimleri son...