1
“Beni güldürüyor.” dedi kız. “Evet, biraz
deli dolu, aklı beş karış havada ama özünde iyi biri olduğunu düşünüyorum.
Farklı. Diğerleri gibi değil.”
Yapmacık
olduğunu düşündüğünü söylemiştin?
“Haklısın Eros abi. Ama şu birkaç ay, sesi
soluğu kesildi ya… Bir boşluğa düştüm sanki. Hayatımda olsun istiyorum, bir
şekilde.”
Peki,
o zaman, yazıyorum deftere. Yaşa ve gör.
“Teşekkür ederim!”
Ve kız seker adımlarla koşarak kapıdan
çıktı. Eros abi, yakın gözlüklerini takıp önündeki kitabına döndü. Gel zaman
git zaman, kapı çalındı yine.
2
“Ne istediğini bilen, sözünün eri birine
ihtiyacım var. O, öyle birine benziyor.”
Kalp
atışların hızlanmıyordu hani?
“Belki zamanla alışırım? Ben hiç iyi
hissetmiyorum. Kışın yağmurda sokağa atılmış bir ev kedisi gibiyim. Bu duyguyu
bilir misin, Eros abi?
Hayır.
Biliyorsun ki işle özel hayatı birbirine karıştırmıyorum.
“Çok kötü bir his bu, anlatamam.”
Kız durdu, ellerini saçlarında gezdirdi.
Alt dudağını sarkıttı küçük bir çocuk gibi. Kısık bir sesle mırıldandı.
“Eros abi, ben güzel miyim?”
Nereden
çıktı şimdi?
“Artık güzel hissetmiyorum. Bana iltifat
etmesi hoşuma gidiyor. Onunla gidebilir miyim?”
Peki…
Git güzel hisset o zaman. Yazıyorum.
“Teşekkür ederim!”
Kız koşarak kapıdan dışarı çıktı ve Eros abi
kitabına döndü. Gel zaman git zaman, kapı çalındı yine.
3
“Beni heyecanlandırıyor. Uzun zamandır
böyle hissetmemiştim! Çok zeki ve eğlenceli bir adam. Onunla saatlerce konuşabilirim
sanki!”
Yeni
tanışmamış mıydın?
“Evet, ama biliyorsun… Düşünmek
istemiyorum! Bu kez hiçbir şeyi umursamayıp rüzgâra bırakacağım kendimi. Artık
beklentim yok. Hepsi boşa çıkıyor çünkü.”
Serserilik
yapacaksın yani?
“Şey, tam olarak öyle de değil. Sadece içimden
geldiği gibi davranacağım. Bir sorun olmaz, herhalde?”
Emin
misin?
“Evet, istiyorum, eminim.”
Yazıyorum
o halde, iyi şanslar.
Ve kız, hızlı ve heyecanlı adımlarla
kapıdan dışarı çıktı. Eros abi kitabına döndü.
4
Kız bir rüzgâr hızıyla girdi kapıdan.
Salonun ortasına doğru yürüyüp dizlerinin üzerine çöktü. Ağlıyordu.
Ne
oldu küçüğüm?
“Neden böyle olmak zorunda?”
Olmadı
mı yine?
“İlki bencil, ikincisi korkak, üçüncüsü
yalancı çıktı! Hiçbiri beni sevmedi, hiçbiri!”
Eros abi teselli etmek isterdi, yüz mimiğini
değiştirebilseydi, ama değiştiremezdi, pürüzsüz yüz hatları bir mermerden oyulmuştu
çünkü. Sessiz kaldı.
“Biri var. Çok fazla ilgileniyor. Çok
şeyler söylüyor, vaatlerde bulunuyor. Sanki içimde üç adamın bıraktığı boşluğu
doldurmaya yetecek kadar büyük bir yüreği var gibi.”
Ne
kadar tanıyorsun bu adamı?
“Pek değil. Ama sağlam referanslarım var,
bilirsin… Neden denemeyeyim? Belki bu sefer… Hem, unutmak istiyorum onu!”
Hangisini?
“Onu işte!”
Ah,
doğru.
Kitabına bir not yazdı Eros abi.
Git
iyileş bakalım. Yazıyorum.
Kız ayağa kalktı, yavaşça arkasını döndü ve
kararlı adımlarla kapıdan çıktı. Unutacaktı. Öyle umuyordu. Eros abi kitabına
döndü. Gel zaman git zaman, kapı çalındı yine.
5
Kız başını uzattı kapıdan.
“Müsait misin Eros abi?”
Hiçbir
zaman. Gelsene.
Yavaşça içeri girip karşısındaki mermer
koltuğa oturdu.
“Ben veda etmeye geldim.”
Nereye?
“Bilmiyorum, sadece gitmek istiyorum. Çok
uzağa. Kendimden bile uzağa.”
İnsan
nereye giderse kendini de götürür sonuçta?
“Yeni bir macera olacak. Artık hayatıma bir
yön vereceğim.”
Ne
oldu?
“Hiç. Konuşmaya değmez. Yanlış alarm.
Bilirsin.”
Eros abi tebessüm edebilseydi ederdi, ancak
edemedi. Pürüzsüz yüz hatları bir mermerden oyulmuştu çünkü.
Bilirim.
“Peki, o halde.” Kız ayağa kalktı. Eros
abinin masasına yürürken cebinden bir deniz kabuğu çıkarttı ve masaya bıraktı.
“Uzun zamandır yanımda taşıyordum. Artık
istemiyorum. Hiçbir şey de unutulmuyor zaten. Teşekkür ederim her şey için.”
Gözleri doldu, başını geriye atıp gülümsedi, “En azından denedik, değil mi?”
Eros abi cevap vermedi.
“Hoşça kal.” Kız yavaş adımlarla kapıya
yöneldi. Eros abi seslendi:
Bir
şey istemeyecek misin?
Kız durdu, geriye dönmedi. Birkaç saniye
duraksadı sadece.
“Hayır. Yalnız kalmak istiyorum.”
Ve yavaş adımlarla dışarı çıktı. Eros abi
kitabına dönmedi. Bir süre düşündü.
6
Neden
içeri girmiyorsun?
Sessizlik.
Sessizliğini
tanıyorum, hadi gel içeri küçüğüm.
Kız yavaşça içeri yürüdü, Eros abinin
karşısında durdu. Pürüzsüz mermer yüz hatlarına sahip adam yakın gözlüklerini
çıkarıp açıklaması için ona baktı. Kız bir süre bekledi, cesaretini topladı,
ardından soluk almadan konuşmaya başladı.
“Belki kızacaksın çünkü ben biraz işleri
karıştırdım, Eros abi. Ama gerçekten kötü bir niyetim yoktu. Gerçekten! Hani
derler ya ‘İnsan ayıpladığı şeyi yapmadan ölmez’ diye. Sanırım sahiden öyle! Asla
aynı anda iki kişiyi sevmem, derdim. Büyük söylediğim diğer her şey gibi bunu
da yaptım! İkisinin de yeri bambaşkaydı benim için. Biriyle birlikteyim ve
fakat diğeriyle belki de artık hiçbir zaman görüşemeyeceğim. Onun dostluğunu,
sırdaşlığını sonsuza kadar kaybettim!”
Biriyle
birlikteyim, dedin. Demek ki onu seviyorsun, onu seçmişsin?
“Öyle, evet. Öyle, tabiki. Onsuz olmayı
düşünemiyorum. Üstelik yalnız kalacaktım, gidecektim bir süre. Öyle karar
vermiştim. Her şey birdenbire oluverdi.”
Pişman
mısın?
“Hayır, hayır, kesinlikle! Beni yanlış
anladın. Mutlu ve huzurluyum. Ama aynı zamanda da hüzünlüyüm. Eros abi... Sana
bir şey sorabilir miyim?”
Eros abi, yakın gözlüklerini yeniden taktı
ve not almaya başladı.
Evet,
elbette.
“Kalp kırığı iyileşir mi?”
Evet
ve hayır.
“Nasıl yani?”
Nasıl,
ne şekilde ve kimin iyileştirdiğine bağlı olarak değişir. Zamanı da unutmamalısın.
Kız, mermer koltuğa oturup arkasına
yaslandı. Mermerin soğuğuyla titredi.
“Aşk nedir Eros abi? Bu konuda yüzyıllardır
yazıyor olmalısın, hatta binyıllardır! Cevabı buldun mu?”
Elinde olsa Eros abi gülümserdi, pürüzsüz
yüz hatlarını değiştirebilseydi. Ama değiştiremezdi çünkü pürüzsüz yüz hatları mermerden oyulmuştu.
Hiç
kaybetmedim ki.
Söylemedi.
Yorumlar