Ana içeriğe atla

Marguerite Duras

Bende tüm kitaplarını alıp okuma, dahası yazma isteği uyandıran kadın. Tesadüfen izlediğim L'amant filminden sonra alıp okuduğum 'Sevgili', anlatım dili, hatıraları, betimlemeleri, zaman sıçramalarıyla o kadar heyecanlandırdı ki beni.. 'Kuzey Çinli Sevgili' ve ardından 'Yazmak' kitaplarını okuyacağım. Benim de içimde yazmaya dair bir tutku var. Bir gün daha şiddetle açığa çıkacak biliyorum. Uykumdan uyandırıp, elime kalemi aldıracak kelimeler hücum ettiğinde aklıma (ki etmişlerdi zamanında) ben de yazacağım. Bir gün. Yeterince biriktirdikten sonra. 
Duras'ın hayata karşı duruşunu seviyorum. Zorlu bir ilk gençlik dönemi, zorlu bir hayat, alkolizm ve tüm bunların arasında, sisli hatıraların ortasında, sihirli kelimeleriyle var olmasını. 'Sevgili' sizi içine çekecek. Aşkın aşk olduğunu bile anlayamadan ayrı düşen tüm sevgililere ithafen..

"Bir gün aşkımızla birlikte gömüleceğiz sevgilim, ama söz veriyorum, hikayemiz hep okunacak." Çocuk

Dalya 03.10.2012

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yasemin

Bugün dalında bir yasemini koklayıp seni düşündüm. Yaşıyorlar, demiştin, zarif zarif.. Bir çiçeği koparmayıp dalında koklamak gibi senin aşkın da.. Öyle nazik, öyle düşünceli.. 

Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz?

Fark ettim ki duygusal dalgalanmam azaldığında kendimi yazarak ifade etme ihtiyacım da azalıyor. Oysa çok şey oluyor hayatımda. Özellikle işe yönelik yeni adaptasyonlar, mevcut durumların netleşmesi, iyileşmesi, etkinliklerin takvimlenmesi (Nisan'a kadar inanılmaz yoğun olacağım), kulisler yapılması, ekipler oluşması, saçma insanların defedilmesi (ya da bu örnekte henüz defedilememesi) gibi durumlarla uğraşıyorum. Bir zamanlar sözler ve davranışlar beni çok incitirdi. Çoğunun bomboş egolu, hatta cahil sözler olduğunu bilsem bile. Artık incinmiyorum. Artık anımsayınca yaralı bir hayvanın ısırıkları gibi geliyor o sözler bana. Çok alışık olduğum bir karakter tekrar tekrar çıkıyor karşıma. Şimdi iş hayatımda baş etmem gerekiyor. Demek ki bu bir sınav ve ben bu sınavı bir şekilde aşmalıyım. Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz? Prensin bu repliğini çok seviyorum. Hatta kendisine bunu yazan bardaktan almamak için zor tutuyorum. Belki (inşallah) giderse, giderken güle güle he...

Something old, something blue..

Pamukkale Üniversitesi kampüsünde yürürken çekilmiş bir fotoğraf. 2023 Ocak ayı. Bu kadın, 4 yıldır çalıştığı kurumdan o ay ayrılıyor ve Çeşme'deki ve Denizli'deki evler(in)den taşınarak İzmir'de kendi düzenini kuruyor. Bu şimdi geriye dönüp baktığında çok özgürleştirici ve heyecan verici bir başlangıç ama.. işte tam da o anda konfor alanından çıkmanın ve bilinmezliğin verdiği kaybolmuşluk sancısı içinde. Hüzünlü, yüzü de o sebeple asık. O anda moody bir şarkı dinliyor. Hava da bulutlu. En yakınları bile anlayamıyorlar o hüznü. İşin kötüsü onlara yük olmamak için hissettirmemeye de çalışıyor. Yıllarca ilmek ilmek kurduğu hayattan, her detayında, her eşyasında emeği olan evden valizini ve kişisel eşyalarını alıp çıkıyor. Boşanıyor. Çok yakında bir başkasıyla replace edileceğini, hatta kim bilir belki çoktan edildiğini içten içe biliyor. Kadın bir illüzyon içinde geçen yıllarına üzülüyor. Bir yandan da bunun farkına 25. yılda varmadığı için seviniyor.. Sonra işte bu kadın ...