Ana içeriğe atla

Dostluk Üzerine (Ermiş)

Dostunuz sizin karşılığını bulmuş ihtiyacınızdır. O, sizin sevgiyle ekip teşekkürle biçtiğiniz tarlanızdır. Sizin sofranız ve ocak başınızdır. Çünkü siz ona aç olarak koşar ve huzura kavuşabilmek için onu ararsınız. Dostunuz size aklından geçenleri açıklarken, kendi aklınızdan geçen ne ‘hayır’ ne de ‘evet’i ona söylemekten korkmayınız. Ve o sustuğunda yüreğiniz onun yüreğini dinlemeyi sürdürsün; çünkü sözcükler olmasa da, dostluklarda tüm düşünceler, tüm istekler,tüm umutlar doğar ve açıklanmayan bir mutlulukla paylaşılır. Dostunuzdan ayrı düştüğünüzde üzüntüye kapılmayın; çünkü dostunuzun en beğendiğiniz yanı yokluğunda daha bir belirginleşir, tıpkı dağın tırmanana değil ovadan bakana daha açık göründüğü gibi. Dostluğunuzda ruhsal derinliğin arttırılmasından öte bir amaç olmasın. Çünkü kendi gizemini çözümleyebilmekten öte bir şeyler arayan sevgi, sevgi değildir; öne sürülmüş bir ağdır ki bununla yalnızca yararsız olan yakalanır. Ve bırak senin en iyi neyin varsa dostunun olsun. Eğer dostun senin içindeki denizin alçalacağını bilmek zorundaysa, bırak yükseleceğini de bilsin. Yalnızca zaman öldürmek için aranan dost, nedir ki? Çünkü o, sizin ihtiyacınızı karşılamak içindir, yoksa anlamsız boşluğunuzu doldurmak için değil. Ve dostluğunuzun uyumunda bırakın kahkahalar yükselsin ve zevkler paylaşılsın. Çünkü kalbiniz, küçük şeylerin üstüne düşen çiy damlalarında kendi aydınlığına erişir ve yeniden hayat bulur. / Halil Cibran (Ermiş)


Halil Cibran, William Shakespeare ve Lao-Tzu'dan sonra dünyada en çok okunan 3. şairdir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz?

Fark ettim ki duygusal dalgalanmam azaldığında kendimi yazarak ifade etme ihtiyacım da azalıyor. Oysa çok şey oluyor hayatımda. Özellikle işe yönelik yeni adaptasyonlar, mevcut durumların netleşmesi, iyileşmesi, etkinliklerin takvimlenmesi (Nisan'a kadar inanılmaz yoğun olacağım), kulisler yapılması, ekipler oluşması, saçma insanların defedilmesi (ya da bu örnekte henüz defedilememesi) gibi durumlarla uğraşıyorum. Bir zamanlar sözler ve davranışlar beni çok incitirdi. Çoğunun bomboş egolu, hatta cahil sözler olduğunu bilsem bile. Artık incinmiyorum. Artık anımsayınca yaralı bir hayvanın ısırıkları gibi geliyor o sözler bana. Çok alışık olduğum bir karakter tekrar tekrar çıkıyor karşıma. Şimdi iş hayatımda baş etmem gerekiyor. Demek ki bu bir sınav ve ben bu sınavı bir şekilde aşmalıyım. Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz? Prensin bu repliğini çok seviyorum. Hatta kendisine bunu yazan bardaktan almamak için zor tutuyorum. Belki (inşallah) giderse, giderken güle güle he...

Yasemin

Bugün dalında bir yasemini koklayıp seni düşündüm. Yaşıyorlar, demiştin, zarif zarif.. Bir çiçeği koparmayıp dalında koklamak gibi senin aşkın da.. Öyle nazik, öyle düşünceli.. 

4/4

Bu akşam Netflix'te "The Life List" isimli bir film izledim. Dram ve rom-com karışımı bir aile filmiydi. Filmin bir yerinde partnerinizin sizin için doğru kişi olup olmadığını belirlemeniz için 4 soru sormanız gerektiğinden bahsediyordu; Nazik biri mi? Onunla dürüstçe ve sansürsüz konuşabiliyor musun? En iyi versiyonuna ulaşman için seni teşvik ediyor mu? Onu çocuklarının babası olarak hayal edebiliyor musun? Elbette çok eksik ama çok yerinde sorular.  Neden sonra fark ettim ki benim için 4/4'lük olan biri için ben 4/4'lük olmayabilirim. Ama bu beni daha az sevilmeye layık yapmaz. Çünkü ben, yeterliyim .  Ben, olduğum halimle sevilmeyi ve seçilmeyi hak ediyorum.  Ben, benimle birlikte bir gelecek hayal edilmesine layığım.  Partnerimin de hayal ettiğim geleceği hayal etmesini istiyorum.. ya da.. bunu isteyen bir partner istiyorum. Sevgiyle..