Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Tabula Rasa

Tabula Rasa.. Krem duvarlı, krem dolap kapaklı odayı ilk ziyaretim sonrasında yazdığım bir şiirdi "Tabula Rasa". Sonra kırık bir kalple tekrar tekrar okuduğum ve sonra da tekrar okumamak için sildiğim.. Ama birkaç dizesini hatırlıyorum.. Küçücük, minicik bir oda.. Odada sen, ben, yine sen.. Ve dışarıda koca bir dünya.. Hayat sürekli döngüler halinde. Ya da ben öyleyim. Sil baştan.   O odayı bir daha göreceğimi hiç düşünmezdim. Ama gördüm.  Düşününce Descartes, Jung ve Locke arasında bir yerdeyim galiba. İnsan zihnine her bilginin gömülü olduğunu düşünen Descartes o zamanlar bilmese de genetik kodlarımızdan bahsediyordu galiba. Jung'un bahsettiği bilinçaltından ya da kolektif bilinçten taşıyabileceğimiz bilgilerden.. Oysa Locke diyordu ki, insan zihni doğduğunda boş bir levha ve deneyimlerimizle öğreniriz. Bence ikisi de doğru.  Bu oda benim için boş bir levhaydı bir zamanlar. Sonra deneyimledim. Artık birçok çizik, hatta çatlaklar var levhada. Çok başka görünüyor şimdi gö...

İki Minik Kentli

Önemli bir kişi olmak!  Önemli ve değerli olduğumuzu ne sıklıkla düşünüyoruz? Düşünüyor muyuz? Emek verdiğimiz şeylerin karşılığını nasıl ve ne şekilde alıyoruz? Alabiliyor muyuz? İnsanlar bizim hakkımızda ne düşünüyor? Bizden razılar mı? Peki biz kendimizden razı mıyız? Özdeğer duygumuz nasıl?  Geçtiğimiz üç gün MBB'nin düzenlediği MARUF25 (Marmara Urban Forum) kongresindeydim. Çok büyük, belli ki çok zor ve detaylı bir organizasyon yapmışlar. Havaalanından beni bir araçla alıp Haliç Kongre Merkezi yakınındaki otelimize bıraktılar. Havaalanında MARUF görevlisiyle ve beni götürecek şoförle biraz sohbet ettim. Sonra İstanbul'un iki yakası arasındaki 48 dakikalık yolculuğumda pencereden dışarıyı seyrettim. Köprüden geçerken yine hayran hayran boğaza baktım. İstanbul'dan neden ayrıldığımı hatırladım: köprüden geçerken bu şehre hayran olmaya devam edebilmek için... Aklımdan atölye ve panel için yapacaklarımı, onlar haricinde katılacağım etkinlikleri ve bir yandan İzmir'de d...

MARUF25

Bu yılki Marmara Urban Forum (MARUF) Konferansına düzenleyeceğim bir atölye ve konuşmacı olacağım bir panel ile katılıyorum! Harika bir program yapmışlar, ilgilileri bekleriz:  Program Dalya Hazar Kent Hakkı ve Müşterekler Üzerinden Birlikte Yaşamanın İmkanı Daha Karpuz Ekecektik: Metropolde Gıda Temini

Bu İlişkiyi Konuşmalıyız

Çok güzel bir sohbet olmuş. Kitap da çok iyi..

Kum Zambakları

Yıllar önce iki eski arkadaş sayesinde keşfettiğim O.G., Çeşme'de müdavimi olduğum, pek keşfedilmemiş plajlardan biri olmuştu. Zaten öyle en popülerlerine, piyasa yapmaya gitmeyi hiç sevmezdim. Plaja dair en sevdiğim şey iddiasız doğal güzelliği, bohemliği ve kum zambaklarıydı. En sevgili arkadaşlarımı ve annemi de götürmüştüm oraya. Kum zambaklarını görünce aklıma kardelenler gelmişti. En zorlu koşullarda bile bir yolunu bulup çiçek açan çiçekler. Muhtemelen artık O.G. kapanmış ya da el değiştirmiştir. Zaten yasal sorunlar yaşıyordu. Oradan geriye kum zambakları gibi beyaz, duru ve güzel anılarımız kaldı..

Bir Yaşam Felsefesi: Tao Te Ching

Felsefi bir inanış olan, günümüzde Asya ve Çin'de bir din olarak kabul gören Taoizm'in ve hatta Budizm'in temel kaynağı  Tao Te Ching (Yol ve Erdem), 5000 kelimeden, 81 özdeyişten oluşmaktadır. Külliyatın Lao Tzu tarafından 2500 yıl önce kaleme alındığı varsayılmaktadır. İncil'den sonra en çok yabancı dile çevrilen eser, klasik din kitaplarının aksine yaratılış ve yaratıcı güçten, Tanrı kavramından bahsetmez. Şaman geleneklerine de dayanan Taoizm tapınak ve manastırlarda içselleştirilmesinin yanı sıra kimi insanlar için de bir dünya görüşü olarak benimsenmiştir.   Dünyada hiçbir şey su kadar yumuşak ve ince değildir fakat büyük kayalar gibi sert ve durağan şeyleri sudan daha iyi hiçbir şey kıramaz ve parçalayamaz. Ahlaki kavramlar olan iyi ve kötüyü ayrıştırmaz. Tao, anlatılamayan, adlandırılamayandır. Her şeyin birbirine dönüştüğünü savunan bu kavram yaşamı gözlemleyerek hayattaki içsel ve yaşamsal değişimlere uyum sağlayabileceğimizi savunur. Öğretiye göre bir insan ...

Something old, something blue..

Pamukkale Üniversitesi kampüsünde yürürken çekilmiş bir fotoğraf. 2023 Ocak ayı. Bu kadın, 4 yıldır çalıştığı kurumdan o ay ayrılıyor ve Çeşme'deki ve Denizli'deki evler(in)den taşınarak İzmir'de kendi düzenini kuruyor. Bu şimdi geriye dönüp baktığında çok özgürleştirici ve heyecan verici bir başlangıç ama.. işte tam da o anda konfor alanından çıkmanın ve bilinmezliğin verdiği kaybolmuşluk sancısı içinde. Hüzünlü, yüzü de o sebeple asık. O anda moody bir şarkı dinliyor. Hava da bulutlu. En yakınları bile anlayamıyorlar o hüznü. İşin kötüsü onlara yük olmamak için hissettirmemeye de çalışıyor. Yıllarca ilmek ilmek kurduğu hayattan, her detayında, her eşyasında emeği olan evden valizini ve kişisel eşyalarını alıp çıkıyor. Boşanıyor. Çok yakında bir başkasıyla replace edileceğini, hatta kim bilir belki çoktan edildiğini içten içe biliyor. Kadın bir illüzyon içinde geçen yıllarına üzülüyor. Bir yandan da bunun farkına 25. yılda varmadığı için seviniyor.. Sonra işte bu kadın ...

Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği

Geçtiğimiz hafta itibariyle  2004'ten beri  Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Sağlıklı Kentler Ağı'nın bir parçası olan  Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği 'nin   Genel Sekreter Yardımcısı oldum! Ve olur olmaz da bir hafta kadar kısa bir süre içinde İzmir'den Türkiye'ye yayılacak, umarım çok başarılı olacak ve oldukça ses getirecek bir iklim değişikliği yerel taraflar konferansına başladık: COP İzmir! Kasım ayında Brezilya'da gerçekleşecek taraflar konferansına (COP30) hazırlık olarak  ICLEI'nin çağrısıyla  yerelden iklim krizine yönelik seslerimizi yükseltiyor ve politikalar oluşturuyoruz. "Tek Sağlık" ve "İyi Olma Hâli" yaklaşımlarını odağa alarak başladığımız çalışmalar vatana ve millete hayırlı olsun! :) Yeni başlangıçlar, yeni heyecanlar! Sevgiyle,

Samimiyetli Mesafe

Ermiş kitabının "evlilik üzerine" kısmında o kadar güzel ifade eder ki bunu Halil Cibran: Yan yana olun, ama fazla sokulmadan, Çünkü tapınağı taşıyan sütunlar da ayrıdır, Çünkü bir selvi ile bir meşe, yetişmez birbirinin gölgesinde...

Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar

Bayılıyorum Ursula K. Le Guin'e! İyi ki karşıma çıkmış. İlk defa ortaokulda elime almıştım Yerdeniz'ini. Seriyi hala bitiremedim ama.. Bitirmeye hazır değilim. Yıllara yayarak okusam da yazılarını, O'nun ve Virginia Woolf'un benim için ayrı bir yeri var. Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar kitabını da yıllardır süründürerek okusam da sonunda sona yaklaştım. Küçük küçük hikayeler ve otobiyografik paylaşımlar var bu kitapta. Kadın bir yazar olmanın, kadın bir sanatçı olmanın değerlendirmesini yapıyor. Çok güzel, çok samimi..  Balıkçı Kadının Kızı adında bir bölüm var kitapta. Özellikle bu bölümü çok sevdim. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve ataerkiden kaynaklanan baskılarla hayalgüçlerini özgürce ortaya çıkaramayan, karşı cinsten meslektaşlarıyla aynı koşullarda üretemeyen (çoğu zaman kendilerine ait bir odaları olmayan), ev ve çocuk işleriyle birlikte tam zamanlı iki iş yaparak yazmak zorunda kalan ve yine de büyük bir tutkuyla bu mesleği icra eden kadınlar.. Ursula kendisi d...

4/4

Bu akşam Netflix'te "The Life List" isimli bir film izledim. Dram ve rom-com karışımı bir aile filmiydi. Filmin bir yerinde partnerinizin sizin için doğru kişi olup olmadığını belirlemeniz için 4 soru sormanız gerektiğinden bahsediyordu; Nazik biri mi? Onunla dürüstçe ve sansürsüz konuşabiliyor musun? En iyi versiyonuna ulaşman için seni teşvik ediyor mu? Onu çocuklarının babası olarak hayal edebiliyor musun? Elbette çok eksik ama çok yerinde sorular.  Neden sonra fark ettim ki benim için 4/4'lük olan biri için ben 4/4'lük olmayabilirim. Ama bu beni daha az sevilmeye layık yapmaz. Çünkü ben, yeterliyim .  Ben, olduğum halimle sevilmeyi ve seçilmeyi hak ediyorum.  Ben, benimle birlikte bir gelecek hayal edilmesine layığım.  Partnerimin de hayal ettiğim geleceği hayal etmesini istiyorum.. ya da.. bunu isteyen bir partner istiyorum. Sevgiyle..

Allahın sopası..

Özgürlük ve sağlık bence şu dünyadaki en önemli iki şey. Üçüncüsü aşk.. Neden çünkü ben bir Terazi'yim :) Özgürlük ve sağlık.. Hiç hazzetmediğim ve hatta hak ettiğinden emin olduğum insanlar için bile istemem bu ikisini kaybetmesini. Ama bazen bazı maskelerin düşmesi, bazı pisliklerin ortaya dökülmesi, "akışta" bazı kişisel gelişimlerin yaşanması için gerekli olabiliyor bazı kayıplar..  Off, ne dedikodular duyuyorum, ne dedikodular! Ağzımı açıp kimseyle ilgili bir şey söylememe gerek olmadan bazı şeyler yaşanarak görülüyor ve bazı haklar kendiliğinden sahibine iade ediliyor. Ne diyeyim, Allahın sopası yok!  Kimsenin hakkı kimsede kalmaz.  Başkalarına yapılan kötülükler mutlaka bir yerden çıkar.  Bunları defalarca gördük, yaşadık..  O yüzden kimse kimsenin ah'ını almasın, a dostlar..  Sevgiyle,