Ana içeriğe atla

İki kadın

Bir yanda bir kadın, yaşlı, ağır yükler binmiş omzuna, önce babadan, sonra kocadan. Başkaları söylemiş nasıl yaşayacağını, saat kaçta uyanacağını, kaçta uyuyacağını. Ne zaman sofraya oturulacağını. Başkaları tembihlemiş hava kararmadan evde olunacağını. Güzelsin deyip almışlar okuldan onikisinde. Okuyamamış. Okuma aşkı kalmış içinde. Çocuk doktoru olmakmış hayali oysaki. Her bakışımda gözlerinde hüzün, hiç mutlu olamamış bu kadının. Yaşamı, önce babasının, sonra kocasının, sonra evlatlarının, torununun yaşamı.

Öte yanda başka bir kadın, yaşsız artık, yaşamıyor, iki kere gördüğüm. Ayrı yükler omuzlarında, ama dimdik duruyor. Umursamamış o yükleri sanki, yok saymış. Güzelmiş çok. Hala güzel, yaşsızken bile. Genç yaşta evlilik, çocuklar, alkol tuzağı.. Sonra birdenbire geliveren aşk. Özgürlük aşkı. Kocasını ve çocuklarını geride bırakıp yeni bir hayata atılmış. Bir çocuğu daha olmuş o aşktan. Ama yürümemiş, olmamış, dönmüş eski evine. Sonra kim bilir nasıl geçmiş özgür bir kuşun bir odada esaret yılları. Yaşamı kendi yaşamı olmuş. Herkesten uzak, kopuk ve kendi yaşamı. Kendi seçimlerinin sonuçları. Delilik ve dahilik arasında parlayan zümrüt yeşili gözleri, Nasa'ya yazdığı mektupları, çılgın, delice güzelliği, yalnızlığı. 

Damarlarımda birbirine böylesine yabancı iki yaşlı ve yaşsız kadının kanı...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz?

Fark ettim ki duygusal dalgalanmam azaldığında kendimi yazarak ifade etme ihtiyacım da azalıyor. Oysa çok şey oluyor hayatımda. Özellikle işe yönelik yeni adaptasyonlar, mevcut durumların netleşmesi, iyileşmesi, etkinliklerin takvimlenmesi (Nisan'a kadar inanılmaz yoğun olacağım), kulisler yapılması, ekipler oluşması, saçma insanların defedilmesi (ya da bu örnekte henüz defedilememesi) gibi durumlarla uğraşıyorum. Bir zamanlar sözler ve davranışlar beni çok incitirdi. Çoğunun bomboş egolu, hatta cahil sözler olduğunu bilsem bile. Artık incinmiyorum. Artık anımsayınca yaralı bir hayvanın ısırıkları gibi geliyor o sözler bana. Çok alışık olduğum bir karakter tekrar tekrar çıkıyor karşıma. Şimdi iş hayatımda baş etmem gerekiyor. Demek ki bu bir sınav ve ben bu sınavı bir şekilde aşmalıyım. Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz? Prensin bu repliğini çok seviyorum. Hatta kendisine bunu yazan bardaktan almamak için zor tutuyorum. Belki (inşallah) giderse, giderken güle güle he...

İzmir Planlama Ajansı 2.0

Hayat çok enteresan. Seçim süreci birçok kişinin birçok planını değiştirdi. Benimki dahil. Mesela İZPA’dan ayrılıp başka bir ofise geçecektim. İzBB Başkan adayı değişince, o ofis kapandı. Ardından İZDOĞA’nın başkanı ve sistemi değişti. İZPA, EGEŞEHİR şirketine geçti. Şimdi baştan yapılanıyor.   Sonuçta evet, yine gittim, a ma İZPA’yı da yanımda götürerek .  Ben gittiğimde İZPA’da kalacak olanlar ise.. geride kaldı. Hayat çok enteresan. İzmir Planlama Ajansı, logosu ve bütün kurumsallığıyla yeni baştan oluşuyor ve içinde önemli bir pozisyon alacağım gibi görünüyor.  O halde, bekle beni İzmir Vizyon 2074 Ofisi!

Yasemin

Bugün dalında bir yasemini koklayıp seni düşündüm. Yaşıyorlar, demiştin, zarif zarif.. Bir çiçeği koparmayıp dalında koklamak gibi senin aşkın da.. Öyle nazik, öyle düşünceli..