insan bazen coşkuyla dolar ya.. hani hayallerine çok yaklaşmış hisseder. ne kadar kısa sürüyor öyle an'lar aslında.. bir ömre bedelmiş gibi hissettiriyor ama ömür bir yolda koşmaksa; o an'lar zıpladığın ve havada asılı kaldığın saniyeler kadar kısa. nefesini tutup, zaman durmuş gibi hissedersin. kalp atışların coşar, en soğuk havada bile üşümezsin. sevmek ve sevilmek ister, ayrıca da seversin. aşk bu mudur bilmiyorum. hala uzun çabaların sonucu ulaşılan bir mertebeymiş gibi geliyor aşk. hala hiç aşık olmamış gibiyim; ama defalarca da aşık olmuş gibi..
Fark ettim ki duygusal dalgalanmam azaldığında kendimi yazarak ifade etme ihtiyacım da azalıyor. Oysa çok şey oluyor hayatımda. Özellikle işe yönelik yeni adaptasyonlar, mevcut durumların netleşmesi, iyileşmesi, etkinliklerin takvimlenmesi (Nisan'a kadar inanılmaz yoğun olacağım), kulisler yapılması, ekipler oluşması, saçma insanların defedilmesi (ya da bu örnekte henüz defedilememesi) gibi durumlarla uğraşıyorum. Bir zamanlar sözler ve davranışlar beni çok incitirdi. Çoğunun bomboş egolu, hatta cahil sözler olduğunu bilsem bile. Artık incinmiyorum. Artık anımsayınca yaralı bir hayvanın ısırıkları gibi geliyor o sözler bana. Çok alışık olduğum bir karakter tekrar tekrar çıkıyor karşıma. Şimdi iş hayatımda baş etmem gerekiyor. Demek ki bu bir sınav ve ben bu sınavı bir şekilde aşmalıyım. Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz? Prensin bu repliğini çok seviyorum. Hatta kendisine bunu yazan bardaktan almamak için zor tutuyorum. Belki (inşallah) giderse, giderken güle güle he...
Yorumlar