Ana içeriğe atla

This is my life (Shirley Bassey)


Funny how a lonely day, can make a person say: what good is my life / Funny how a breaking heart, can make me start to say: what good is my life / Funny how I often seem, to think I'll find never another dream in my life / Till I look around and see, this great big world is part of me and my life / This is my life / Today, tomorrow, love will come and find me / But that's the way that I was born to be / This is me, this is me / This is my life / And I don't give a damn for lost emotions / I've such a lot of love I've got to give / Let me live, let me live / Sometimes when I feel afraid, I think of what a mess I've made of my life / Crying over my mistakes, forgetting all the breaks I've had in my life / I was put on earth to be, a part of this great world is me and my life / Guess I'll just add up the score, and count the things I'm grateful for in my life / This is my life / Today, tomorrow, love will come and find me / But that's the way that I was born to be / This is me, this is me / This is my life / And I don't give a damn for lost emotions / I've such a lot of love I've got to give / Let me live, let me live / This is my life... 

Yorumlar

DeUseXmAcNa... dedi ki…
hayatımın şarkısı derken , bir kez daha pişman olmadığımı fark ettim :) , ayrıca bloguda görmek gecenin bu saatinde beni çok mutlu etti : )
yıldıztozu dedi ki…
hayatlarımızın şarkısı diyebilirim gönül rahatlığıyla ;)
DeUseXmAcNa... dedi ki…
this is our life o zaman :D

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz?

Fark ettim ki duygusal dalgalanmam azaldığında kendimi yazarak ifade etme ihtiyacım da azalıyor. Oysa çok şey oluyor hayatımda. Özellikle işe yönelik yeni adaptasyonlar, mevcut durumların netleşmesi, iyileşmesi, etkinliklerin takvimlenmesi (Nisan'a kadar inanılmaz yoğun olacağım), kulisler yapılması, ekipler oluşması, saçma insanların defedilmesi (ya da bu örnekte henüz defedilememesi) gibi durumlarla uğraşıyorum. Bir zamanlar sözler ve davranışlar beni çok incitirdi. Çoğunun bomboş egolu, hatta cahil sözler olduğunu bilsem bile. Artık incinmiyorum. Artık anımsayınca yaralı bir hayvanın ısırıkları gibi geliyor o sözler bana. Çok alışık olduğum bir karakter tekrar tekrar çıkıyor karşıma. Şimdi iş hayatımda baş etmem gerekiyor. Demek ki bu bir sınav ve ben bu sınavı bir şekilde aşmalıyım. Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz? Prensin bu repliğini çok seviyorum. Hatta kendisine bunu yazan bardaktan almamak için zor tutuyorum. Belki (inşallah) giderse, giderken güle güle he...

Yasemin

Bugün dalında bir yasemini koklayıp seni düşündüm. Yaşıyorlar, demiştin, zarif zarif.. Bir çiçeği koparmayıp dalında koklamak gibi senin aşkın da.. Öyle nazik, öyle düşünceli.. 

4/4

Bu akşam Netflix'te "The Life List" isimli bir film izledim. Dram ve rom-com karışımı bir aile filmiydi. Filmin bir yerinde partnerinizin sizin için doğru kişi olup olmadığını belirlemeniz için 4 soru sormanız gerektiğinden bahsediyordu; Nazik biri mi? Onunla dürüstçe ve sansürsüz konuşabiliyor musun? En iyi versiyonuna ulaşman için seni teşvik ediyor mu? Onu çocuklarının babası olarak hayal edebiliyor musun? Elbette çok eksik ama çok yerinde sorular.  Neden sonra fark ettim ki benim için 4/4'lük olan biri için ben 4/4'lük olmayabilirim. Ama bu beni daha az sevilmeye layık yapmaz. Çünkü ben, yeterliyim .  Ben, olduğum halimle sevilmeyi ve seçilmeyi hak ediyorum.  Ben, benimle birlikte bir gelecek hayal edilmesine layığım.  Partnerimin de hayal ettiğim geleceği hayal etmesini istiyorum.. ya da.. bunu isteyen bir partner istiyorum. Sevgiyle..