Ana içeriğe atla

Merhaba Izmir!


Güzel İzmir'imin güzel Kordon'unda nefis bir günden kareler.. Ramazan'ın birinci günü olmasına rağmen, kafeler gençlerde dolup taşmakta.. çimlerde sevgililer.. İzmir'in bu sorun etmez, özgür ruhunu seviyorum. Küçüklükten beri içinde yoğrulduğum ruhu. Evet ben İzmir'liyim. Ve dünyanın en harikulade şehirlerine gidip yaşasam bile, bu şehri özleyeceğimi biliyorum. Aklı olan buradan çıkmaz! ;)


Şehri daha güzel kılan içindeki insanlar. Çocukluğunuzun, gençliğinizin birlikte geçtiği, birlikte ve ayrı ayrı yollar yürüyüp, birlikte büyüdüğünüz dostlar, arkadaşlar ve aileniz. Anne evi başka. Son yıllarda bağımsız olmaya meyletmiş özgür ruhunuz arada sıkılsa da, aile yanında olmanın güzelliği, rahatlığı bambaşka. Özünüze bir dönüş yaşıyor, özünüzden ne kadar başkalaşmış olduğunuzu fark ediyorsunuz. CV'mi yenilemek için vesikalık fotoğraf çektirdim geçen gün. Bu evden çıkmadan önce çekilen fotoğraftaki kızla karşılaştırdım. 3 yılda insan nasıl da değişiyor! Biraz daha farklıyım. Daha iyi ya da kötü denemez ama farklı. Daha az pembe hayaller, daha çok planlar var şimdi. "Kim"sem, en iyisi olmam gerek, biliyorum.


İzmir'de de görmeyeli bazı değişiklikler olmuş. Mesela faytoncuların yeni imajını pek beğendim. İngiltere'den mi esinlendiler acaba? Turizm rules!

Güzel şehirden güzel paylaşımlara devam edeceğim. En sonunda, iyi ki ve yeniden merhaba İzmir!

Dalya 21/07/12

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yasemin

Bugün dalında bir yasemini koklayıp seni düşündüm. Yaşıyorlar, demiştin, zarif zarif.. Bir çiçeği koparmayıp dalında koklamak gibi senin aşkın da.. Öyle nazik, öyle düşünceli.. 

Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz?

Fark ettim ki duygusal dalgalanmam azaldığında kendimi yazarak ifade etme ihtiyacım da azalıyor. Oysa çok şey oluyor hayatımda. Özellikle işe yönelik yeni adaptasyonlar, mevcut durumların netleşmesi, iyileşmesi, etkinliklerin takvimlenmesi (Nisan'a kadar inanılmaz yoğun olacağım), kulisler yapılması, ekipler oluşması, saçma insanların defedilmesi (ya da bu örnekte henüz defedilememesi) gibi durumlarla uğraşıyorum. Bir zamanlar sözler ve davranışlar beni çok incitirdi. Çoğunun bomboş egolu, hatta cahil sözler olduğunu bilsem bile. Artık incinmiyorum. Artık anımsayınca yaralı bir hayvanın ısırıkları gibi geliyor o sözler bana. Çok alışık olduğum bir karakter tekrar tekrar çıkıyor karşıma. Şimdi iş hayatımda baş etmem gerekiyor. Demek ki bu bir sınav ve ben bu sınavı bir şekilde aşmalıyım. Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz? Prensin bu repliğini çok seviyorum. Hatta kendisine bunu yazan bardaktan almamak için zor tutuyorum. Belki (inşallah) giderse, giderken güle güle he...

Something old, something blue..

Pamukkale Üniversitesi kampüsünde yürürken çekilmiş bir fotoğraf. 2023 Ocak ayı. Bu kadın, 4 yıldır çalıştığı kurumdan o ay ayrılıyor ve Çeşme'deki ve Denizli'deki evler(in)den taşınarak İzmir'de kendi düzenini kuruyor. Bu şimdi geriye dönüp baktığında çok özgürleştirici ve heyecan verici bir başlangıç ama.. işte tam da o anda konfor alanından çıkmanın ve bilinmezliğin verdiği kaybolmuşluk sancısı içinde. Hüzünlü, yüzü de o sebeple asık. O anda moody bir şarkı dinliyor. Hava da bulutlu. En yakınları bile anlayamıyorlar o hüznü. İşin kötüsü onlara yük olmamak için hissettirmemeye de çalışıyor. Yıllarca ilmek ilmek kurduğu hayattan, her detayında, her eşyasında emeği olan evden valizini ve kişisel eşyalarını alıp çıkıyor. Boşanıyor. Çok yakında bir başkasıyla replace edileceğini, hatta kim bilir belki çoktan edildiğini içten içe biliyor. Kadın bir illüzyon içinde geçen yıllarına üzülüyor. Bir yandan da bunun farkına 25. yılda varmadığı için seviniyor.. Sonra işte bu kadın ...