Bazen anne olan hayvanlar hastalıklı evlatlarını emzirmeyerek ölüme terk ederler. Ancak yaptıkları sadece, güçlü olanın türünün devamı için zayıf halkayı elemektir. Canice gelebilir insanlara. Şu örneğe bakın: Bir anne fare, yavrularından birini emzirmez, döver ve uzaklaştırır. Bunu gören biyolog sinirlenir, zorla onu yerine geri koyar, dışarıdan besler ve büyümesine izin verir. Ve fark eder ki, ölmesi gereken yavru fare büyüyüp anne olduğunda tek tek bebeklerini öldürmeye başlar. Zihinsel ya da fiziksel hastalığı içgüdüsel olarak tespit eden onun annesi, en başından bu yüzden yavrusunu beslememiştir. Biyolog, düzene müdahale etmenin daha kötü sonuçlar yaratacağını anlar ve geri çekilir. Düzen, doğanın kendi dengesidir.
Fark ettim ki duygusal dalgalanmam azaldığında kendimi yazarak ifade etme ihtiyacım da azalıyor. Oysa çok şey oluyor hayatımda. Özellikle işe yönelik yeni adaptasyonlar, mevcut durumların netleşmesi, iyileşmesi, etkinliklerin takvimlenmesi (Nisan'a kadar inanılmaz yoğun olacağım), kulisler yapılması, ekipler oluşması, saçma insanların defedilmesi (ya da bu örnekte henüz defedilememesi) gibi durumlarla uğraşıyorum. Bir zamanlar sözler ve davranışlar beni çok incitirdi. Çoğunun bomboş egolu, hatta cahil sözler olduğunu bilsem bile. Artık incinmiyorum. Artık anımsayınca yaralı bir hayvanın ısırıkları gibi geliyor o sözler bana. Çok alışık olduğum bir karakter tekrar tekrar çıkıyor karşıma. Şimdi iş hayatımda baş etmem gerekiyor. Demek ki bu bir sınav ve ben bu sınavı bir şekilde aşmalıyım. Ne kadar inanarak boş konuşuyor, görüyor musunuz? Prensin bu repliğini çok seviyorum. Hatta kendisine bunu yazan bardaktan almamak için zor tutuyorum. Belki (inşallah) giderse, giderken güle güle he...
Yorumlar