Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ben miyim anormal??

almost blue

Almost blue Almost doing things we used to do There's a boy here and he's almost you Almost all the things that your eyes once promised I see in his too Now your eyes are red from crying Almost blue Flirting with this disaster became me It named me as the fool who only aimed to be Almost blue It's almost touching it will almost do There's a part of me that's always true...always Not all good things come to an end now it is only a chosen few I've seen such an unhappy couple Almost me Almost you Almost blue 

imagine

"When I was 5 years old, my mother always told me that happiness was the key to life. When I went to school, they asked me what I wanted to be when I grew up. I wrote down "happy". They told me I didn’t understand the assignment. I told them they didn’t understand life." John Lennon

Tilkiden dost olur mu?

İnsanlık tarihinin belki de en önemli olayıdır "hükmetme çabası". Binlerce yıldır doğa ile iç içe, ona harmanlanmış şekilde yaşayan diğer canlıların aksine insan hep doğayı kendi istekleri doğrultusunda değiştirmeye çalışmıştır ( İnsan-merkezcilik). Bitki ve hayvanlara hükmetme isteği sonucunda "evcilleştirme" keşfedilmiş; tarımın yanı sıra, hayvan türlerini evcilleştirme ve yönetme becerisi insanların beslenme alışkanlıklarını değiştirmiş ve yerleşik hayata geçmelerini sağlamıştır. İlk köyler, ilk kentler ve toplum da bu süreç sonucunda oluşmuştur. Darwin'in "Evcilleştirilmiş Hayvan ve Bitkilerdeki Çeşitlilik" kitabında, evcilleştirilmiş hayvanlarda bazı ortak nitelikler olduğundan bahsedilir. Genellikle yabani atalarına göre daha düşük kulaklı, daha kıvrık kuyruklu ve alaca renklere sahip olurlar. Bu nitelikleri hayvanların insanlara sevimli ve çocuksu görünmesini sağlar. Bu değişim sürecinin ilk olarak ne zaman ve nasıl başladığı bilinmiyor. Neden

i get along without you very well

I get along without you very well, of course I do; Except when soft rains fall and drip from leaves, then I recall The thrill of being sheltered in your arms, of course I do. But I get along without you very well. I've forgotten you, just like I should, of course I have; Except to hear your name, or someone's laugh that is the same. But I've forgotten you just like I should. What a guy! What a fool am I? To think my breaking heart could kid the moon. What's in store? Should I phone once more? No, it's best that I stick to my tune. I get along without you very well, of course I do; Except perhaps in spring, but I should never think of spring For that would surely break my heart in two.

Ne derdiniz var oğlum sizin?

"İçinizde hiç günahı olmayan ilk taşı atsın."  Magdalalı Meryem'i kurtaran İsa böyle demiştir. Soraya'yı Taşlamak filminden bir kesiti izlerken aklıma geldi ve akabinde içimden bir ses fısıldadı: "Hiç günahı olmayan zaten o taşı da atmaz ki..." Gerçek bir hikayeden esinlenilerek yapılan filmin tümünü izlemedim. Açıkçası korkuyorum izlemeye. Aynı gün, haberlerde, sahaya düşen karşı takımın maskotu baykuşu tekmeleyerek öldüren milyonlarca dolar değerindeki o futbolcu herifi izledim. Adı Luis Moreno imiş. Pereira takımının futbolcusu. Ceza almış. 2 maç men ve 600 dolar para cezası. Hayvanat bahçesinde de gönüllü çalışacak, daha çok baykuş tekmeleyecekmiş. Bence onu da bir kafese kapatsalar fena olmaz. Samimiyetle sormak istiyorum: "Ne derdiniz var oğlum sizin?" Tam o sırada karşıma, "Evi üzerime yap" dediği için karısını öldürüp evin temeline gömen adamın haberi çıktı. Bu haberi çeşitli internet platformlarında paylaşan, ardından &qu

Uganda Çocuk Meclisi

Arka Bahçe 'de otururken tesadüfen elime geçen National Geographic dergisi 2011 Ocak sayısında gördüm bu başlığı. Uganda Çocuk Meclisi. Bazıları gülümseyen, bazıları ciddi, bazıları hüzünlü birçok küçük siyahi çocuk vardı fotoğrafta. Nüfusun büyük bölümünü çocukların oluşturduğu yazıyordu.  Birkaç dakikalığına bir hayal kurdum. Bir ülke olsa... Sadece çocukların yaşadığı bir ülke. Neverland gibi. Ama içinde Kaptan Hook ve diğer büyükler ya da midesinden tik tak sesler gelen timsahlar olmayacak bir ülke. 15 yaşını geçen herkes sınırdışı edilse. Çocukların belirlediği bir Anayasa ile yönetilse. Para yerine şekerlerin değiş tokuş edildiği, yaramazlık yapanlara, köşede tek ayak üstünde durma, kafada huniyle ya da popoda eşşek kuyruğu ile dolaşma gibi cezaların uygulandığı bir ülke. Sabah sporu saklambaç olsa. Akşam yemeği çikolatalı pasta olsa. Her akşam uyumadan önce birlikte şarkılar söyleseler.  Çocuklar hep özgür olsalar. Öğle uykularına yatmaya zorlanmasalar. Ha