Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

substitute for love

i wish you a merry christmas

Burada herkesi Christmas heyecanı sardı. Şehir ışıklandı, yeni yıl şarkıları çalıyor. Özellikle gece Barselona sokakları bir başka güzel. Seyyar hediyelikçiler doldurdu sokakları. Yeniyıl çamları kokusu, biblo İsa'cıklar, ökse otları.. Alsam mı diyorum, asarım kapıya, sonra gülüyorum azıcık buruk, "Öpeceğim adam uzakta, ama 2 ay kaldı, söz gidince.." diyorum, ilerliyorum. Etrafa bakınıyorum. Öyle aylak aylak dolaşmak pek keyifli. Bir yere acelesi olmamak. Bambaşka bir kültür.. ama aynı insanlar. Gerçekten, insan hep, her yerde ve her zaman aynı. Bir süre sonra da herşey normalleşiyor. Adapte oluyorsun. Adapte olman çok normal. Çünkü dünyanın her köşesinde bir kadın aynı şekilde kahkaha atıyor ve bir bebek aynı şekilde ağlıyor.. 

PERSEPOLIS

sünnet SAÇMALIĞI ile ilgili

ufak bir araştırma çok önemli bilgileri açığa çıkardı. erkeklerde ve ne yazık ki bazı ülkelerde bir vahşet olarak uygulanan kadınlarda sünnetin tek bir sebebi var.. DİNİ ve KÜLTÜREL bir ritüel olarak ortaya çıkan sebep:  cinsel zevkin azalması ve daha uysal, cinsellikten uzak bir toplum yaratmak!!  daha çok müslümanlık ve yahudilik gibi aşırı dinine bağlı toplumlarda uygulandığına dikkat çekmek isterim. hijyen diyerek kandırılıyoruz, oysa yeterli temizlik sağlanınca hiçbir sorun olmuyor. aksine, cinsel zevkte azalma, erken boşalma, beyinde hasar vb. birçok problem ortaya çıkarıyormuş!! evrimsel bakarsak, hep daha iyiye evrildiğimizi düşününce; inançtan bakarsak, Tanrı'nın olmaması gereken birşeyi zaten yaratmayacağını düşününce, dışarıdan müdahale yapılmasının ne kadar saçma olduğu ortaya çıkıyor zaten! ben kendi adıma gelecekte oğlum olursa,  sünnet ettirmeyeceğim . ve kararım da kesin! size de aynısını öneririm, lütfen bu linkleri okuyun. sevgiler, Da

♡ mirror surfaces!

bulaşık

bulaşıkları yıkamayı ertelemek gibidir hayat bazen. ne kadar ertelersen o kadar kurur, o kadar zorlar seni kir, pas. hiç vakit kaybetmeden temizlemeli herşeyi. ter temiz, yeniden kullanmaya hazır hale getirmeli. çizikli bir duvarı boyamak, dağınık odayı toplamak gibi. temiz bir mutfak.. huzur verici.

kaybedenler kulübü

sorumluluktan kaçan melankolik ıssız adamlar.. bağlanmaktan korkup yalnızlığı seçenler.. bir de verdiler mi  sonunda güzelim şarkıyı: mfö - yalnızlık ömür boyu. sanırsın en manalı yaşam onlarınki. amaan, bir gaz, bir cool'luk, bir boşvermişlik.. hayat zaten gereksiz, hayatta manalı bir şey yapmak da gereksiz. hatta neden yaşıyoruz ki, öylesine, keyfine. geç dalganı. anlamıyorum, bir tanesinin annesiyle filan ilişkisi de gayet iyi. çocukluk travması arıyorsun, yok gibi.. ama baba yok. iş babada bitiyor belki de? babasıyla ilişkisi hiç olmayan ya da iyi olmayan adamlar böyle oluyor çoğunlukla sanıyorum. her erkekten baba olmaz. baba olamayandan da koca olmaz. koca olamayandan da adam olmaz. kısacası bi halt olmaz ondan hakikaten. böyle boşlukta, kaybetmiş, ama kaybetmekten de mutlu bir portre çizer. kendini bir yere koyamayan insanlara örnek olur. ben de böyle olucam, diye ıssız ıssız dolaşan bir sürü tip türer. hiiiç çekilmez. çoğunluktalar ama neyse ki onlar gibi olmayanlar da

gustav klimt - the kiss

biz eskiz değil, tabloyuz...

breakfast at tiffany's

seviyorum bu filmi :)

once..

For it’s been so long since I have seen you I can hardly remember your face anymore When I get really lonely and the distance causes only silence I think of you smiling with pride in your eyes a lover that sighs If you want me satisfy me If you want me satisfy me

deniz renkleri

küçük bir odam var beyaz, mavi turkuaz, safir deniz renkleri dolabımda balıklar başucumda yengeç buğday başağı, ay çiçeği sıcacık ve renkli 06/12/2011

neden?

benim birkaç sorum var: demokratik bir ülkede çok normal karşılanması gereken, hükümet karşıtı protestolara neden sanki  darbeymişçesine bir korkuyla ve can havliyle karşı saldırıda bulunulur? burada birçok protesto görüyorum, polis  hiçbirine müdahale etmiyor. protesto ANAYASAL haktır! bu protesto sırasında, gereksiz yere ve fazlaca kullanılan biber gazı nedeniyle, suçsuz yere ölen  Metin  LO KUMCU için yapılan bir başka protestoda, "demoktatik" ülkenin evlatlarından Dilşat AKTAŞ, sadece  protesto ettiği için polis tarafından ölesiye dayak yerken (ve ayrıca sakat kalmıştır), onu korumaya çalışan genç bir adam, Çağdaş ERSOY, protestoda bulunduğu ve şiddet gören bir kadını korumaya çalıştığı için nasıl "terör örgütü üyesi" suçlamasıyla içeri alınır? hapiste mecburen saçları kısa kesildiği için, ona moral olsun diye saçlarını kestirip fotoğraflarını gönderen arkadaşlarının evleri neden basılır ve onlar da "terör örgütü üyesi" suçlamasıyla

picasso

bir ressamın resimlerinin, tıpkı bir müzisyenin melodileri ya da bir yazarın sözleri gibi, kendi hayatının kesitlerini yansıttığını düşünürüm her zaman. dönem dönem değişir, farklılıklar gösterir, bazen geriye, eski tarzına geri döner, ama çoğu zaman dönmez. tıpkı insanlar gibi.. çünkü aslında vurulan her fırça darbesi, kişiliğin izlerini taşır. insan değişir, resimler değişir, renkler değişir, çizgiler artar, karışır ya da azalır, sadeleşir. iç huzurla alakalı. bir ressamın resmine bakarken, onu yaparkenki düşüncelerini anlamaya çalışmayı seviyorum. portrelerden bakan adam ve kadınların gözlerindeki delici bakışları da. neden bilmem, fotoğraflardan daha çok etkiler beni. sanki her tabloya o insanın ruhundan bir parça eklenmiş gibidir. "portrait of an unknown man" ürküttü beni bugün. adı bilinmeyen bir adam. bir zamanlar, picasso'ya poz vermiş, şimdi o resim ünlü müzelerde sergileniyor, günde yüzlerce kişi o adamın delici gözleriyle karşılaşıyor. ama o kim? bilinmiyor..

sensiz yaşayamam, dememeli kimse  öyle beylik laflar etmemeli  yaşayabilir çünkü iyi, kötü ama yine de sensiz yaşamak  sensiz yaşlanmak istemiyorum. 03/12/2011

lost without you

I remember being afraid Of my destiny Fear of change or losing my way And my identity Then something bigger just took over And it happened so fast Lying here, my head on your shoulder Reliving the past

Avrupa'nın EN BÜYÜK Adalet Sarayı İstanbul Adliyesi!

White House / Beyaz Ev'e 'Beyaz Saray' deniyor. Belediye sarayı, adalet sarayı, nikah sarayı.. Her şeye neden saray? Neyin gösterişi? Bir de dünyanın hiçbir yerinde bu kadar büyük adalet sarayları yoktur her iddiasına varım. "En büyük adalet sarayını yaptık." diye böbürleniyorlar. İçinde adalet olmadıktan sonra ne anlamı var?

perfect!

Young hearts are foolish, they make such mistakes They're much too eager to give their love away Well, I have been foolish too many times Now I'm determined, I'm gonna get it right!

Ya Sonra?

Aşağıda paylaştığım lovin' you şarkısını dinlerken okudum Minnie 'nin hayatını vikipedi'den. Şanslıysak, eserler vermişsek google'da aratılır belki bizim de isimlerimiz ileride? 31 yaşında kanserden öldüğü yazıyordu. İki çocuğu ve mutlu bir evliliği varken. Birdenbire. Şarkının sözlerini dinledim tekrardan. "Birlikte yaşlanalım" diyor bir yerinde. Birlikte yaşlanmak. Sevdiğin insanla birlikte yaşlanmak. Çocuklarının büyüdüğünü görmek. Torunlarına masallar anlatmak. Bir insan için ne kadar büyük bir lütuftur! Herşey ne kadar basit bir isteğe bağlı aslında. 31 yaş ise ne kadar genç. Ve bugün, Filiz, 25 yaşında. Daha 25 yaşında! O da aynı hastalıktan muzdaripti, tedavi oluyordu. Bir daha kemoterapi görmesi gerektiğini duyunca bırakmış kendisini. Daha bir sene önceydi, aynı sınıfta, aynı projedeydik. Kıpır kıpır, sapasağlam, güzel bir kız.. Gözlerinde görebileceğiniz tek şey yaşam.. Tedavisi bulunan ve gizlenen bir şey yüzünden insanların boşu boşuna

lovin' you

lovin’ you has made my life so beautiful  and every day my life is filled with lovin’ you..

cinema paradiso ♡

sencillik

ben benim sen sen misin? peki sen de benim gibi sencil misin? Dalya 12/11/11 fotoğraf: la barceloneta

hüzüntü

güzel ülkemden aldığım haberlerin tümüne verilebilecek yegane isim:   hüzüntü .  pembe gözlüklerime acilen ihtiyacım var. ya da birçoklarının taktığı  at gözlüğü ne. yoksa tahammül etmek zor.

Eski Sevgili

Hepimiz gerçek hayatta peri masalları olmadığını öğrenmişizdir, değil mi? Gerçi masallardaki gibi, cadılar, büyücüler ve bilimum diğer fantastik karakterlere benzer kişilerle karşılaşmışlığımız vardır ama öyle ilk görüşte aşk'lar, prensler, prensesler, happily lived ever after' lar yok, biliyoruz. En azından ilk seferinde. En basitinden, bir oyun gibi bakarsak, yanlış oyun arkadaşıyla oynarken sobelenmek ya da eşşek şakasının dozunu kaçıran biri sana çelme takınca düşüp dizini kanatmak gibi bir şey belki. Evet bildiniz, aşk acısı. Ayrılık. Nam-ı diğer game-over . Bilirsiniz, şu duygusal konularda genelde her şeye iyi niyetle başlanır, çaba gösterilir ama bir yerde bir terslik ortaya çıkar, yürümez, sevgi sözcükleri nefret sözcüklerine dönüşür, bağlar kopar, klasik. Kimse başından böyle olmasını istemez elbette ama çok izliyoruz bu hikayeyi. Onları gördükçe de en azından kendi adıma tartışmalı ve saygı çerçevesi dışında bir ayrılık yaşamadığım için şanslı hissediyorum. İ

bambaşka biri

tam bu akşamlık şarkı :)

rubbish inside ♡

will you still love me tomorrow?

too much love will kill you

Yeah, too much love will kill you It'll make your life a lie Yes, too much love will kill you And you won't understand why You'd give your life, you'd sell your soul But here it comes again Too much love will kill you In the end...

Günlerim

İzmir.. Miting alanı.. Coşku, birlik, beraberlik.. Kardeşçe.. Çok güzel şarkı, çok güzel fotoğraflar..

woman in love

Life is a moment in space / When the dream is gone / It's a lonelier place / I kiss the morning good-bye / But down inside you know / We never know why / The road is narrow and long / When eyes meet eyes / And the feeling is strong / I turn away from the wall / I stumble and fall / But I give you it all.. I am a woman in love / And I'd do anything / To get you into my world / And hold you within / It's a right I defend / Over and over again / What do I do?.. With you eternally mine / In love there is / No measure of time / They planned it all at the start / That you and I / Live in each others heart / We may be oceans away / You feel my love / I hear what you say / No truth is ever a lie / I stumble and fall / But I give you it all..  I  am a woman in love / And I'd do anything / To get you into my world / And hold you within / It's a right I defend / Over and over again / What do I do?..

benim topraklarım.. terra mia.. savaş görmüş tüm topraklar için..

bu ülkede...

...

the shadow of your smile

The shadow of your smile When you are gone Will color all my dreams And light the dawn Look into my eyes, my love, and see All the lovely things you are to me A wistful little star Was far too high A tear drop kissed your lips and so did I Now when I remember spring All the joy that love can bring I will be remembering The shadow of your smile Now when I remember spring All the joy that love can bring I will be remembering The shadow of your smile...

Barselona / ilk izlenimler

"Daracık daracık sokaklar, kızlar misket yuvarlar..." sözlü oyun havalarının olduğu bir kültürden gelip, Barselona'daki, bizim bulvarlarımıza eş, alabildiğine geniş sokakları ve kavşakları garipsememek mümkün mü! Yolun karşısına geçerken, cadde üzerinde fazla adım attığını düşünüp tedirgin oluyor insan! "Ya bir araba şuradan dönüverirse?" .. Diken üstünde ve çabuk adımlarla geçmek gerekirmiş gibi hissediyorum. Sonra bakıyorum sağıma soluma, herkes bir rahat, aheste.. Bu şehirde trafik diye bir problem yok. Muhteşem bir gridal yapı, upuzuun ve düz caddeler. Türkler olsa iki adımda bir yarış yaparlar diye düşünüyorum, ki yaparlar da.. :)  Ama Avrupalılar gerçekten yayalara çok saygılı. Şehirdeki ölçek farklılığına adapte olmaya başladım, yine de bir süre başım dönmedi değil. Düz, dümdüz. Neredeyse hiç yokuş yok. Yollarda hiç merdiven yok. Nasıl bir kelime seçsem, "sıkıntısız". Zorlamıyor insanı. Nereye gideceğini bilirsen, hava da güzelse, yürü yü

heyecan.. heyecan..

ve geldi çattı sonunda! yeni bir yolculuk, yeni bir macera: barselona! :)

what's on my mind

Baby I would do anything for you Nobody's ever treated me quite like you do I've wasted too much time I've wasted too much time And I'm gonna tell you what's on my mind... I was wrong all along There could be somebody like thee Here we are finally I've found my I've found my...

bütün çiçekler su ister :)

Kimi petunya, Kimi sardunya, Çiğdemsin bazen manolya, Karanfilsin, karamsarsın bazen. Ve fulya, Ve dalya, Güldürürsün, gülsün, sümbülsün Sarmaşıksın, karmaşıksın bazen Bütün bu çiçekler biraz daha su ister Su yoksa sevginiz yaşatsın onları Biraz da sen konuş Duymayan hiç kalmasın Güzel bahçemiz hiç solmasın...

when you're gone

Hold on to love, that is what I do Now that I've found you And from above, every thing's stinking They're not around you And in the night, I could be helpless I could be lonely, sleeping without you And in the day, every thing's complex There's nothing simple when I'm not around you But I miss you when you're gone That is what I do And it's goin' to carry on That is what I do Hold on to my hands I feel I'm sinking, sinking without you And to my mind, every thing's stinking Stinking without you And in the night, I could be helpless I could be lonely, sleeping without you And in the day, every thing's complex There's nothing simple when I'm not around you And I miss you when you're gone That is what I do And it's goin' to carry on That is what I do

you and me

I don’t pay attention to the ones who never cared Find your own direction ‘cos there’s sweetness in the air You will be the world to me and I will always be Dwelling in this happiness, your gift of purity

love is found.

I know my eyes already like you.. Baby you, I know that love, love is found..

violently happy!

violently happy!  'cause i love you..  violently happy!  but you're not here..  violently happy!  come calm me down  before i get into trouble..

güzel böyle

daha fazla sınav istemiyorum aşk üzerine güzel böyle fırtına sonrası dinginliğinde karanfil kokulu ve turuncu renginde telaşsız yabancı, soğuk, duyarsız tek bir şey yok artık tüm ezgiler tanıdık bir yanda güneş batsa da ay'a bırakıyor ışığını yolumuzu aydınlatıyor sıcaklığı uzaklaşsa da özlenecek kadar uzun unutulmayacak kadar kısa bir süreliğine sadece biliyorum daha fazla sınav istemiyorum aşk üzerine güzel böyle Dalya 12/09/2011

susmak

susmak bir cüsse işi derin denizlerin işi sığ suları en hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor derin denizleri ise  ancak derin sevdalar anladım ki derin ve esrarengiz olan her şey susuyor anladım ki  susan her şey derin ve heybetli şems

Çay vs Coffee

Son günlerde haşırneşir olduğum CouchSurfing sitesini incelerken fark ettim ki (nam-ı diğer Tanrı Misafiri :)), bir ihtimal İngiltere dışında Avrupa'da en revaçta olan içecek kahve! Üye olduğumdan beri hep birileri kahve içmeye davet ediyor beni! :) Zaten durum bildirimlerinde de available, traveling, don't available ve coffee or a drink var! :) Vay arkadaş, ne kahveymiş! Kahve ya da başka bir içecek , bak sen şu kahvenin küstahlığına! :D Uyanık kalmam gereken zamanların dışında, ya da ne bileyim eğlencesine fal bakalım hadi, dediğimiz zamanların dışında çok tüketmediğimi fark ettim ben kahveyi. İtalya'da kaldığım 1 ay boyunca da gidip nadiren cappuccino içmişliğim vardır o kadar (İtalyanlar bunu duysa beni topa tutarlar kesin :)). Ama ne yalan söyleyeyim, kahve ve kruvasan mı, çay ve acıbadem kurabiyesi mi derseniz, kesinlikle ikincisi derim! Muhtemelen alışkanlıklarla ilgili? Ama o ince belli bardağın ve kıpkırmızı çayın albenisini hangi şekilli kahve köpüğünde bulab

tik tak tik tak

ve geriye sayım başladı.. bence başarabiliriz. sence? :)

bir ordayım bir burda

bir ordayım bir burda .. hayaller ortasında.. gecenin yarısında.. düşünceler diyarında.. bir senleyim bir sensiz.. olaylara ilgisiz.. canım çeker güzelliğini.. günler olur çaresiz.. bir neşeli bir durgun.. şarkılara vurgunum.. yeller eser başımda.. ben yollara tutkunum.. / mfö

don't go wasting your emotion.. lay all your love on me..

before sunset

- "galiba yazdığım kitap bir şey inşa etmek gibiydi. birlikte geçirdiğimiz zamanın ayrıntılarını unutmayacaktım. geçmişte gerçekten karşılaştığımızın bir hatırlatıcısı. yani bu gerçekti, gerçekten yaşandı." - "bunu söylediğine sevindim, çünkü bir ilişkiyi bir anda unutamadığım için kendimi hep garip hissetmişimdir. insanların bir kaçamakları ya da tam bir ilişkileri oluyor, ayrılıyor ve unutuyorlar. mısır gevreğinin markasını değiştirmişler gibi devam ediyorlar. birlikte olduğum hiç kimseyi unutamam gibi hissediyorum, çünkü her insanın kendine has özellikleri vardır. kimseyi kimsenin yerine koyamazsın. kaybedilen kaybedilmiştir. her ilişki bittiğinde, bana zarar verir. hiç tam olarak toparlanamam. bu yüzden bir ilişkiye girerken çok dikkat ediyorum, çünkü beni çok incitiyor. hatta sevişmek bile, ki bunu yapmam, çünkü o insanın en olağan şeylerini özlerim. küçük şeylere takıntı yaparım. belki deliyim ama küçük bir kızken annem okula hep geç kaldığımı söylerdi. bir gün ne

before sunrise

‎- "ikiniz de yıldızsınız, bunu unutmayın. milyarlarca yıl önce yıldızlar patladığında, bu dünyadaki her şeye şekil verdiler. bildiğimiz her şey yıldız tozudur. sakın unutmayın, siz yıldız tozusunuz!" - "biliyor musun eğer bir çeşit Tanrı varsa, herhangi birimizde, sende ya da bende değil de, aramızdaki küçük alanda olurdu. bu dünyada sihir diye bir şey varsa, bu, birini anlamak, bir şeyi paylaşmak çabası olmalı. biliyorum, bunu başarmak neredeyse imkansız, ama kimin umurunda? çabanın kendisi önemli olmalı" - "birkaç yıl birlikte yaşadıktan sonra birbirinin tepkisini tahmin ettikleri, ya da birbirinin tavırlarından bıktıkları için, çiftler birbirinden nefret etmeye başlar, demiştin. bence benim için tam tersi olur. birini çok iyi tanıyınca, ona gerçekten aşık olabileceğimi düşünüyorum. saçını tarayış şeklini, o gün hangi gömleği giyeceğini, herhangi bir durumda hangi öyküyü anlatacağını kesinlikle bilirsem, gerçekten aşık olduğumu o zaman anlayacağımdan

il postino

"Şiir yazana değil, ihtiyacı olana aittir." (Il Postino) Mario: Don Pablo, günaydın. Sizinle konuşmalıyım! Neruda : Bu önemli olmalı. Nefes nefessin. Mario: Çok önemli. Aşık oldum! Neruda: Önemli değil. Panzehiri var.. Mario: Hayır yok! Çözüm istemiyorum. Hasta kalmak istiyorum. Aşığım, gerçekten aşığım. Neruda:  Kime aşıksın? Mario: Adı Beatrice. Neruda:  Dante. Dante Alighieri.. O da Beatrice'e aşık olmuştu..

eternal sunshine of the spotless mind

"I’m not a concept. Too many guys think I’m a concept or I complete them or I’m going to make them alive, but I’m just a fucked up girl who is looking for my own peace of mind. Don’t assign me yours." ( Clementine)

Fantasia

Favori 3 çizgifilmim arasında ilk sıradadır! Sıralamam şöyle devam eder: 2) Küçük Deniz Kızı 3) Destino Walt Disney, sen de olmasan ne yapacaktık?! (anime'leri de severim o ayrı ;) ) 1940 yılında yapılmış olan bu muhteşem görsel ve işitsel şöleni izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim! Çizimler Philadelphia Orkestrası tarafından seslendirilen müziklerden esinlenerek yapılmıştır. Aslında görselleştirilmiş bir konser izliyoruz demek mümkün. Zaten filmin esas kahramanı da bir 'ses teli' :) Elbette büyücü çırağı Mickey Mouse'u.. Muhteşem mevsim perilerini.. Dansçı çiçekleri.. Aşk meleklerini.. Yarı insan yarı at genç aşıkları.. Şeytan'ı.. ve timsah ile su aygırının balesini de unutmamak gerek! :)

Kutsal Rüzgar / Ayşegül Yeşilnil

K imse kimsenin olmasın..   Yaşam yolculuğumuzu yalnız sürdürürüz... Sonra, birileri gelir, sendeki seni ister... Benim ol der... Hayatını bana ver. Sevgini, her şeyini... Gözlerin sadece bana baksın, dudakların bana gülsün, ellerin beni okşasın, benim yolumda yürü.. Benim ol, sadece benim... Sahibin ben olayım. Oysaki sevmek, gerçekten sevebilmek, onun sahibiymiş gibi hissetmek ve hissettirmek değildir. Özgürlüğünü sonuna kadar yaşayabilmesini hissettirebilmek gerçek sevgidir. Kimse kimsenin değildir ve olmamalıdır. Bir insanı kıskanmak ona güvenmemek her şeyden önce kendine güvensizliğin dışavurumudur. Kendisine, içindeki gerçek öz benliğine saygı duyan birey, bu hastalıklı duyguyu içinde barındırmaz. Asıl sahip olmamız gereken kendi özgürlüğümüz ve kişiliğimizdir. Özgürlüğümüze koşulsuz bir şekilde sahip isek, işte "o zaman" da eller, gözler ve kalpler beraber olabilmeyi seçiyorsa, gerçek sevgi doğru yere ulaşmış demektir. Sevgi ve ilgi zorla istenmez, istenir