Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

il postino

"Şiir yazana değil, ihtiyacı olana aittir." (Il Postino) Mario: Don Pablo, günaydın. Sizinle konuşmalıyım! Neruda : Bu önemli olmalı. Nefes nefessin. Mario: Çok önemli. Aşık oldum! Neruda: Önemli değil. Panzehiri var.. Mario: Hayır yok! Çözüm istemiyorum. Hasta kalmak istiyorum. Aşığım, gerçekten aşığım. Neruda:  Kime aşıksın? Mario: Adı Beatrice. Neruda:  Dante. Dante Alighieri.. O da Beatrice'e aşık olmuştu..

eternal sunshine of the spotless mind

"I’m not a concept. Too many guys think I’m a concept or I complete them or I’m going to make them alive, but I’m just a fucked up girl who is looking for my own peace of mind. Don’t assign me yours." ( Clementine)

Fantasia

Favori 3 çizgifilmim arasında ilk sıradadır! Sıralamam şöyle devam eder: 2) Küçük Deniz Kızı 3) Destino Walt Disney, sen de olmasan ne yapacaktık?! (anime'leri de severim o ayrı ;) ) 1940 yılında yapılmış olan bu muhteşem görsel ve işitsel şöleni izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim! Çizimler Philadelphia Orkestrası tarafından seslendirilen müziklerden esinlenerek yapılmıştır. Aslında görselleştirilmiş bir konser izliyoruz demek mümkün. Zaten filmin esas kahramanı da bir 'ses teli' :) Elbette büyücü çırağı Mickey Mouse'u.. Muhteşem mevsim perilerini.. Dansçı çiçekleri.. Aşk meleklerini.. Yarı insan yarı at genç aşıkları.. Şeytan'ı.. ve timsah ile su aygırının balesini de unutmamak gerek! :)

Kutsal Rüzgar / Ayşegül Yeşilnil

K imse kimsenin olmasın..   Yaşam yolculuğumuzu yalnız sürdürürüz... Sonra, birileri gelir, sendeki seni ister... Benim ol der... Hayatını bana ver. Sevgini, her şeyini... Gözlerin sadece bana baksın, dudakların bana gülsün, ellerin beni okşasın, benim yolumda yürü.. Benim ol, sadece benim... Sahibin ben olayım. Oysaki sevmek, gerçekten sevebilmek, onun sahibiymiş gibi hissetmek ve hissettirmek değildir. Özgürlüğünü sonuna kadar yaşayabilmesini hissettirebilmek gerçek sevgidir. Kimse kimsenin değildir ve olmamalıdır. Bir insanı kıskanmak ona güvenmemek her şeyden önce kendine güvensizliğin dışavurumudur. Kendisine, içindeki gerçek öz benliğine saygı duyan birey, bu hastalıklı duyguyu içinde barındırmaz. Asıl sahip olmamız gereken kendi özgürlüğümüz ve kişiliğimizdir. Özgürlüğümüze koşulsuz bir şekilde sahip isek, işte "o zaman" da eller, gözler ve kalpler beraber olabilmeyi seçiyorsa, gerçek sevgi doğru yere ulaşmış demektir. Sevgi ve ilgi zorla istenmez, istenir

onun arabası var, güzel mi güzel

o: "ikinciyi alacam" bu: "iyidir iyi çocuk iyidir." şu: "yok onun zaten 5 çocuğu var, 15'indeyken kız kaçırdı. onu demiyor." o: "evet kaçırdım ya, bu da (şu'nu gösterir) bana yardım etti!" -gülüşmeler- "yok, yok ben gene memlekete gidecem bi ikinciyi alacam." şu: "ya bi git.." bu: "çocuk iyidir ya." o: "çocuk değil yauu ikinci karıyı alacam" bu: "nası yani??" şu: "şaka yapıyor, şaka. inanma." o: "alıcam ya niye inanmıyorsunuz?? urfa'nın en güzel arabası bende! bana ikinci vermeyecekler de kime verecekler??" bu: "yok abi yapma, dinimizce yasak biliyorsun. eşinin izni olmadan yapamazsın, günah." şu: "şaka yapıyor yahu, sıkıysa yengenin yanında söylesene." o: "bi 5 çocuk da ondan yapacam." şu: "ya bırak ben bi tanenin vırvırına dayanamıyorum, ikinci diyor ya.." bu: "günah, günah." o: "

yeniden

bir toplama kampında tutukludur parmaklıklar arasından uçan serçeleri kıskanır kimi namus, kimi vatan uğruna kızlarını ve oğullarını kaybetmiştir yapayalnız sessizliğinde kaybolur istenmeyen çocuktur kapı eşiğine bırakılır yetersiz ve anlamsızca yaşar su damlasında kendini gören tırtıldır kelebeği beklemeye sabırsız kederlenir binbir parçaya ayrılmış aynadır her parçada biraz vardır  tamamlanmaz bazen uzak düşünceler içinde kaybolur "ben neden'im?" der ansızın "bu dünya neden?" ve O en karanlık an'da çıkar gelir aniden bir güneş parçası gibi aydınlık sanki yeni bir dünya kopar hayat yeni baştan başlar tüm "neden"leriyle yeniden Dalya 14/07/2011

Kristal Kalpler

Okumayı yeni söktüğüm zamanlardı. İlkokulun başları. Çocuk kitaplarının resimlerine bakıp kendi aklımdan hikayeler uydurmaya bayılırdım. Sonra yavaş yavaş hikayeleri ezberlemeye; ardından da onları anlamaya başladım.  Bir kitabım vardı, büyük, güzel resimli. Kristal kalpleri olan 3 güzel prensesin hikayesiydi. Kral, son derece hassas olan, birbirinden güzel bu üç kızının üzerine titrerdi. Ne yazık ki büyük kızı, aniden bir sesten korkunca ve ortanca kızı da hapşırırken kalbini kırınca ölüvermişlerdi. Geriye bir tek küçük kızı kalan Kral, ne yapacağını bilemez haldeydi. Ablalarının ölümüyle üzülmüştü küçük kız. Çatlamıştı onun da kalbi. Çeşitli ülkelerin prenslerinden ardı ardına teklifler geliyordu saraya, kızına çok iyi bakacaklarına dair. Çağırdı hepsini Kral, hatta sadece prensleri değil, ülkedeki tüm delikanlıları çağırdı, sınava tabi tuttu. Kiminde, şan şöhret vardı; kiminde en iyi doktorlar; kimi en yakışıklıydı, kimi en esprili.. Prenslerin tümünü geri çevirdi. Kızı için seçt

colors of the wind

nine million bicycles

non, je ne regrette rien / hayır, hiçbir şeyden pişman değilim

hayır, hiç ama hiçbir şeyden /  hayır, hiçbir şeyden pişman değilim /  bana yapılmış iyilikler ve kötülüklerin /  hepsi aynı bana /  hayır, hiç ama hiçbir şeyden /  hayır, hiçbir şeyden pişman değilim /  ödendi, süpürüldü, unutuldu /  geçmişten bana ne. anılarımı yaktım gitti /  artık acı ve zevklerime ihtiyacım yok /  aşklarımı tremololarıyla beraber süpürüp attım /  sonsuza kadar sildim, elde var sıfır. hayır, hiç ama hiçbir şeyden /  hayır, hiçbir şeyden pişman değilim /  bana yapılmış iyilikler ve kötülüklerin /  hepsi aynı bana /  hayır, hiç ama hiçbir şeyden /  hayır, hiçbir şeyden pişman değilim /  çünkü yaşamım /  çünkü zevklerim /  seninle başlıyor bugün.