Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Harlequin

Ah benim pandomim dünyasından eski dostum. Tarihin tozlu sayfalarını şöyle bir karıştırıp bana tam 9 yıl önceki serzenişlerini okudum bugün. Zaman ne çabuk geçmiş.  Birbirimize öfkelenmekte ne kadar haklı ve aynı zamanda ne kadar da haksızmışız. Nasıl bir zamanlama ve iletişim kazası yaşamışız. Bu kadar yakınken hem de...  Dağ dağa küsmüş, dağın haberi olmuş, umurunda olmamış. Sonra o dağlara bir sürü karlar yağmış. Akreple yelkovan küsmüş, dostluğun akan zamanı durmuş, öylece kalakalmış. Kim bilir, belki zamanlama kazası yaşamadığımız bir paralel evren de vardır bu sonsuzlukta ne dersin? :)  Seni kırdığım için özür dilerim.  Beni kırdığın için seni affediyorum.  Sevgiyle,

Supreme Bitches*

Bugün de (eski) kız arkadaşlarımızı, kankalarımızı, dost sandıklarımızı gömelim biraz. Gerçekten şu #SATC beni ilişkiler konusunda daha çok düşünmeye itiyor. Dizideki 4 yakın arkadaşa bakarken kendi arkadaşlık ilişkilerimi düşündüm ister istemez. Kadın arkadaşlarımın varlığı hayatımda benim için hep çok önemli olmuştur: fikir alışverişi, eğlence, sohbet, ex-leri ve next-leri gömmek, analiz etmek, kahve falı bakmak derken; hayatın daha ciddi dönemeçlerinde karar alırken birbirimize destek olmak, iyi ve kötü günlerde beraber olmak, yapıcı eleştirilerde bulunmak vb... Daha doğrusu kendi perspektifimden böyle görüyormuşum arkadaşlıklarımı. Ama birçoğunda bunun karşılık bulmadığını, kendi ihtiyaç duydukları süre boyunca ya da sadece iyi günde orada olduklarını yaşayarak deneyimlediğim arkadaşlıklar oldu. Şimdi izninizle, yıllar içerisinde yaptıkları vefasızlıklar, kıskançlıklar ve hatta doğrudan kötülüklerle benden  supreme bitch*  unvanı almaya hak kazanan arkadaşlarımı listeliyorum. Bu l

Eros'un pişmanlığı 💔

Merhaba eski dostum, Sana uzun yıllardır yazmadığımı fark ettim. Daha akademik konulara odaklandığım diğer bloguma ara ara yazıyorum. Onun dışında ise makaleler yazıyorum. Sadece kendim için bir şeyler yazmayı özledim. Eskiden hayalciydim, romantiktim, şarkılar söylerdim, şiirler yazardım, yazarak düşünmeyi severdim. Şimdi yazmaya da düşünmeye de pek zamanım kalmıyor. Ya da içimden gelmiyor diyelim. Ama eskisi gibi kendi içime dönme vaktim geldi sanırım.  Yeniden blog yazma isteğimi itiraf ediyorum "Sex And The City" canlandırdı. Bir süredir maraton halinde izliyorum diziyi. Tam benim yaşlarımın dizisiymiş. 1998'de başlamış ve o günkü kadın-erkek ilişkileri, sorular, sorunlar ve varoluşsal krizler hala aynı. Bugün ben de varoluşsal bir kriz yaşadım sanırım. Ara ara oluyor. Böyle günlerde gözyaşları sağanak yağmur gibi aniden inip, bir süre sonra duruluyor. Ağlamak bazen güzel. Birikmiş negatif duyguların yükünden kurtuluyorsun. Aklımda sabah bir sürü düşünce uçuşurken şim