Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Istanbul

Geldim bak.. ve yine bir gün geleceğim. Ne zaman bilmiyorum, ama artık hep kısa süreli olacak. Özledin mi beni hiç yokluğumda? Ya da özleyecek misin? Ben seni hep özledim, sendeyken bile.. ve hep özleyeceğim, biliyorum. İnsan hep bir yerlerde birşeyleri özlüyor zaten. Ama her şeyin zamanı var biliyorsun. Zaman geldi, dönüyorum. İstanbul.. Hep içinde yaşamak istemiştim, kalabalığında görünmez olmak, boğazında yeni denizlere açılmak, güçlü olmak. Şimdi fark ediyorum.. ya da belki de uzun zamandır? Çok güzel  İstanbul  Her köşesinde macera ve süprizler Sihirli bir şehir Ama evim değil Çok güzel  İstanbul  Her adımda içimi bir heyecan kaplıyor Aşık bir sevgili Ama eşim değil Yürüyorum. Şehirle kendimce bir bağım var. Dokunuyorum, öpüyorum, sarılıyorum yer yer. Galata kulesine mesela, en kocamanından. Sanki kollarım çevreliyor belini, gözlerimi kapıyorum. Gören bana deli der.. desinler. 3 yıl önceyi hatırlıyorum.. ilk gelişimi.  Kaçışımdı, özgürlüğüm, mac

shaft

ilahi adalet

İlahi adalet, Tanrı'nın ileri bir tarihte insandan hesap sorması değildir. İlahi adalet, tanrısal ruhun, insanın kendi kendisine hesap sorması ve cezalandırmasıdır. Bunu vicdan üzerinden yapar. Bunu bugün yapar...  (M19, Burak Özdemir, Tanrı'nın Doğumgünü)

çocuklar :)

çocukların hayatı algılayışına bayılıyorum! :) salvador dali sergisinde cennet tasviri bölümündeyiz. kalabalık bir okul grubu gelmiş, başlarında hocaları, boyları belime gelen çocuklar.. hocanın açıklamalarını ve sorularına verdikleri cevapları duyabilmek için yakından yürüyorum. bir ara uzaklaşıyor kadın, "siz devam edin çocuklar." çocuklar devam ediyorlar. resimler sürreal tabiki, melek tasvirle ri şekil değiştiriyor, her şey akışkan. bir çocuk telaşla arkadaşına dönüyor: "hiii! biz cennet'ten çıktık galiba?!" :)) ... ardından, özellikle çocukları o bölüme sokmamalarına rağmen, ufak bir kız aralarından sıyrılıp cehennem bölümüne geliyor. gürültücü teyzeler var bu bölümü gezen, "aaaooo ooooaaa müthiş bir desen! böyle bir desen görmedim daha önce!" diye bağırıp bir diğerine desen bilgisi üstünlüğü taslamaya çalışırlarken, gözlerine bu minik kız ilişiyor. buradaki tablolar daha acaip tabi, cehennem sonuçta, orası burası kesilen, işlence gören insanımsı

uçmak gerek

sen bir kuşsun. bindiğin dal kırıldı ve sallanıyor, düştü düşecek. yemek yemeyi kesiyorsun daha hafif olabilmek için. hatta dalda dururken kanat çırpıyorsun dalın yükünü hafifletiyorsun. çıtırdamaya devam ediyor.. ve sen sımsıkı o dala tutunup onunla konuşuyorsun,  "niye kırılıyorsun, ben o kadar da ağır değilim! istersen beni taşıyabilirsin ama istemiyorsun, bunu neden yapıyorsun?!"  yoruluyorsun.   o dal sen ne kadar laf dökersen dök seni taşıyamayacak oysa ki.  senin yapman gereken tek şeyse uçup daha sağlam bir dala konmak. ama yapamıyorsun.

Diyet Bisküvi vs. Çikolata

Museu Nacional D'Art de Catalunya 'dayız, Ortaçağ gotik dönem resimlerinin olduğu salonu geziyoruz. Bir türlü sevemedim bu dönemi. Binalar ilgimi çekse de, resimlerdeki karanlık, acı, hüzün, insanı alıp dibe çekmeye başlıyor. Şimdi insan haklarının üst düzeyde olduğu Avrupa'nın bir zamanlar cadı diye masum insanları yaktığını hatırlatıyor. Öyle bir şanssız dönemin resimleri bunlar. Çarmıhta Hz. İsa figürleri, işkence gören Azizler.. En yürek okşayıcı tablolar Hz. İsa'nın doğumunun tasvir edildikleri, o kadar. Gezerken, dünyada dinin etkisi üzerinde düşünmeye başladım. Hz. İsa, Yahudilerce katledildi, dostluğu, sevgiyi, kardeşliği yaymak isterken. O ölünce yaydılar. Kese kese, öldüre öldüre. İtaat etmeyeni afaroz ederek. Magdalalı Meryem'i taşlatmayan Hz. İsa'nın böyle bir Hristiyanlık yaratmak istediğini sanmam, hiç sanmam. Sonra Hz. Muhammed geldi. Ömrü hayatı boyunca çok az gün savaştığı söylenir, o da mecburiyetten. Ondan sonra Müslümanlık hızla yayıldı, k