Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

İki kadın

Bir yanda bir kadın, yaşlı, ağır yükler binmiş omzuna, önce babadan, sonra kocadan. Başkaları söylemiş nasıl yaşayacağını, saat kaçta uyanacağını, kaçta uyuyacağını. Ne zaman sofraya oturulacağını. Başkaları tembihlemiş hava kararmadan evde olunacağını. Güzelsin deyip almışlar okuldan onikisinde. Okuyamamış. Okuma aşkı kalmış içinde. Çocuk doktoru olmakmış hayali oysaki. Her bakışımda gözlerinde hüzün, hiç mutlu olamamış bu kadının. Yaşamı, önce babasının, sonra kocasının, sonra evlatlarının, torununun yaşamı. Öte yanda başka bir kadın, yaşsız artık, yaşamıyor, iki kere gördüğüm. Ayrı yükler omuzlarında, ama dimdik duruyor. Umursamamış o yükleri sanki, yok saymış. Güzelmiş çok. Hala güzel, yaşsızken bile. Genç yaşta evlilik, çocuklar, alkol tuzağı.. Sonra birdenbire geliveren aşk. Özgürlük aşkı. Kocasını ve çocuklarını geride bırakıp yeni bir hayata atılmış. Bir çocuğu daha olmuş o aşktan. Ama yürümemiş, olmamış, dönmüş eski evine. Sonra kim bilir nasıl geçmiş özgür bir kuşun bir

Tarih ve tekerrür

Yerküremiz 1910 yılında Halley kuyrukluyıldızının (kometin) kuyruk bölümünden geçmek üzereyken, dünya paniğe kapıldı. Bir kometin kuyruğunun çok incelmiş olduğunu düşünemediler. Bir kometin kuyruğundaki zehirden (siyanür) gelecek tehlike, aslında, 1910 yılında büyük kentlerdeki sanayileşmenin yol açtığı çevre kirliliği tehlikesinden daha azdı. Bu olayın yeryüzünde nasıl yankılandığına basında çıkan bazı haber başlıklarıyla örnekler verelim: 15 Mayıs 1910 tarihli San Francisco Chronicle gazetesindeki bir başlık, "New York Salonlarında Komet Partileri veriliyor" diyordu. Los Angeles Examiner alaylı bir yazı biçimini tercih etmişti: "Baksana! Şu Komet seni siyanürledi mi, siyanürlemedi mi henüz?... Tüm insanlık bedava gaz banyosu yapacak!" Bir haber başlığı da şöyleydi: "Kurban adayı ağaca çıkıp Komet'e telefon etti!" 1910 yılında dünyanın siyanür tehlikesiyle batmasından önce insanlar neşelenmek için partiler veriyorlardı. Bu arada bazı açıkgöz giri

Yo Era Ninya

‎''Ne yaparsan yap ama büyümeye kalkma sakın küçük kız .. Büyürsen, acemi, şaşkın, hesapsız, özgürlüğe bile bağlanmaktan korkan bir gezginini kaybeder dünya... " "Yo Era Ninya" (Küçük bir kız idim ben) Yo era ninya de kaza alta No savia de sufrir Por kaer kon ti berbante Me metites a servir

Çay dibi tortusu

Bazen ne kadar çabalarsanız çabalayın sonunda kendinizi, vazgeçmiş, kabullenmiş bir halde, oturmuş sıcak bir çay içerken ve çay dibindeki tortuları izlerken bulursunuz. Hele dışarısı yağmurlu ve soğuksa, ve siz sıcacık bir odadaysanız kedi gibi mırıl mırıl ve mutlu olabilirsiniz, hayal kırıklığına uğramış olsanız bile. Bazen yel değirmenlerine Don Kişot'vari bir edayla atılırsınız ancak baştan sonucun değişmeyeceğini de bilirsiniz. Yine de bir umut.. Umut acıyı uzatır ama kendisi başlı başına bir sevinçtir aslında. Hayallerinizi kıran da aynı umuttur, sizi mutlu eden de.  Ben kapıları zorlamayı çok sevmem. Fazla zorlanan kapıların arkasından canavarlar fırlayabilir. Ama bazı durumlarda susup oturmak mümkün değildir, hele ki haksızlığa uğramışsanız. Bu durumlarda meşhur Arnavut damarım hevesle harekete geçer ve yerimde duramam, gidip derdimi gerekli mercilere anlatır, ikna olana kadar da beyinlerinin etini yerim.  Sisteme karşıyım. Fikirlerimde de haklıyım. Evet, konuştuğum kiş

İnci Pastanesi

İnci Pastanesi.. Beyoğlu'na gittiğimde, özellikle uzun bir aradan sonra gitmişsem, mutlaka uğradığım tek yerdir. İnci Pastanesi Beyoğlu demektir bana göre. Çok küçükken, Beyoğlu'na ilk gelişimde ailemin beni götürdüğü mucizevi minik dükkanı hiç unutmadım. Güler yüzlü abiler bol soslu profiteroller verirlerdi bana hep. Serin limonatası da yazların vazgeçilmeziydi. Sonra lise iki zamanları okul gezisiyle İzmir'den İstanbul'a gelmiş, Beyoğlu'na çıkmıştık bir akşam. Soluğu İnci'de almıştım. Arkadaşlarım gülmüşlerdi bana, bilmiyorlardı bu güzelliği bir çoğu. Anlam verememişlerdi, hala hatırlarlar. Daha sonraları kolayca fark edilmeyen tabelasını göremediğimden birkaç volta atıp bulmuşluğum da olmuştur. En son sanıyorum bu yaz gittim. Temmuz sonu, ağustos başı gibi. Telaşsızca geziniyordum Beyoğlu'nda. Girdim içeri, son girişim olduğunu nereden bilebilirdim ki! Hemen girişte soldaki o hafif gizli, güzel köşe boşaldı, oturdum oraya, profiterol ve limonatayla s

to-do list

Seni Saklayacağım

Seni saklayacağım inan Yazdıklarımda, çizdiklerimde, Şarkılarımda, sözlerimde. Sen kalacaksın kimse bilmeyecek Ve kimseler görmeyecek seni, Yaşayacaksın gözlerimde. Sen göreceksin, duyacaksın Parıldayan bir sevi sıcaklığı, Uyuyacak, uyanacaksın. Bakacaksın, benzemiyor Gelen günler geçenlere, Dalacaksın. Bir seviyi anlamak Bir yaşam harcamaktır, Harcayacaksın. Seni yaşayacağım, anlatılmaz, Yaşayacağım gözlerimde; Gözlerimde saklayacağım. Bir gün, tam anlatmaya.. Bakacaksın, Gözlerimi kapayacağım.. Anlayacaksın. ÖZDEMİR ASAF

Support Gay Marriage

Harika bir "support gay marriage" videosu! :D "EŞCİNSEL EVLİLİĞİNİ DESTEKLEYİN YOKSA SİZİN KIZ ARKADAŞLARINIZLA EVLENİRİZ!" Tehdite gel! CollegeHumor's Favorite Funny Videos

Possibly Maybe

your flirt finds me out teases the crack in me smittens me with hope possibly maybe probably love as much as i definitely enjoy solitude i wouldn't mind perhaps spending little time with you sometimes sometimes possibly maybe probably love uncertainty excites me baby who knows what's going to happen? lottery or car crash or you'll join a cult probably maybe possibly love mon petit vulcan you're eruptions and disasters i keep calm admiring your lava i keep calm possibly maybe probably love electric shocks? i love them! with you.. dozen a day but after a while i wonder where's that love you promised me? possibly maybe probably love how can you offer me love like that? my heart's burned how can you offer me love like that? i'm exhausted leave me alone! possibly maybe probably love since we broke up i'm using lipstick again i'll suck my tongue as a remembrance of you...