Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

intimacy

Last night before you fell asleep y ou whispered something to me, w as it just a dream? /  I'm gonna listen to you close  'cause your butterfly kiss f elt like a ghost /  What are you trying to say to me? /  What are you trying to say? /  Everybody searching for intimacy /  Everybody hurting for intimacy /  We come into this world alone f rom the higher darkness t he infinite unknown /  We're only here a little while a nd I feel safe and warm w hen I see you smile /  Baby, don't move away from me /  Baby, don't pull away /  Everybody searching for intimacy /  Everybody hurting for intimacy /  Remember when you were a child a nd your mama would hold you in her arms a nd rock you to sleep /  Now darling there's just you and I /  Let's give each other everything /  Baby, baby /  Everybody searching for intimacy /  Everybody hurting for intimacy /  Baby, come and lay down next to me /  'Cause everybody searching for intimacy...

çılgın proce :)

hyperballad

We live on a mountain right at the top / There's a beautiful view from the top of the mountain / Every morning I walk towards the edge and throw little things off like: car parts, bottles and cutlery or whatever I find lying around / It's become a habit, a way to start the day / I go through all this before you wake up / So I can feel happier to be safe up here with you.. It's early morning, no one is awake / I'm back at my cliff, still throwing things off / I listen to the sounds they make on their way down / I follow with my eyes 'till they crash / I wonder what my body would sound like slamming against those rocks / When it lands will my eyes be closed or open? / I go through all this before you wake up / So I can feel happier to be safe up here with you.. 

olduramadım! :)

bıktım usandım bu hataları tekrarlamaktan / onun bunun adına film olmaktan / özendim bezendim her seferinde / bu defa acaba olur mu diye / ama kopuktu kopuktu zincir olduramadım / ne yaptım ne ettimse olduramadım / her seferinde keşfetmek yeniden aşkı / bu vakitsizlikte akla ziyan değil mi / mucize yaratmaktan sıkıldım usandım / durumlar eşit değildi olmadı / ama kopuktu kopuktu zincir olduramadım / ne yaptım ne ettimse olduramadım..

Uyuyan Güzel

Uyku... Bugünkü konumuz bu. Yine bir tuvalet ziyareti gerçekleştirdiğim vakit, yani ezan okunurken, sabahın beş'inde, dürttüler, aldım elime günlüğümü yazıyorum. Yazdıklarımı göremiyorum zira o derece karanlık. Ama oturdum, düşündüm, yazmak istedim. Ne enteresan şey şu uyku.. Günün bütün fiziksel ve zihinsel yorgunluğunu bir çırpıda alıp götürüyor. Bedeni şarj etmek gibi.. Zamanı gelince öylece düşüp kalıyorsun. Hatta gece ve gündüz sırf uyku var olsun diye varlar sanki.. Her şey birbirine uygun ayarlanmış.. Özellikle bir şey tamamlamamışlığın huzursuzluğunda değilsen (çünkü o zamanlar uyku bir lüksmüş gibi gelir) ve hele ki ertesi gün haftasonuysa.. şahane! O yatak bir taht olur Ortaçgil'in dediği gibi; eğer uyuyorsan.  Bu yazıyı şu anda rüyalara takılmış olduğumdan yazıyorum. Sizde de rüya tekrarları oluyor mu? Çeşitli rüyalar bazen birkaç ayda ya da birkaç senede bir beni ziyaret ederler. Hatta bazısına kaldığım yerden devam ederim. En çok tekrar edenlerse şu tuvale

sokak kedileri

şu köşeden seyrederken bir başka güzel tünel meydanı gürültü, müzik ve adımlar renk cümbüşünde çoğunluk gri tonlar ne kadar çok insan var yalnız ve birlikte ne kadar çoklar ve birlikteyken ne kadar yalnızlar bazen düşünüyorum sokak kedileri gibiyiz sanki kimi okşar, kimi besler kimi tekmeler bizleri ama kim alır evine karşılık beklemeden kim sunar sevgisini? Dalya 19/04/2011

the great dictator

enough is enough

I've always dreamed I'd find the perfect lover But he turned out to be like every other man Our love, our love Raining, pouring   There's nothing left for us here And we won't waste another tear

white rabbit

When logic and proportion Have fallen sloppy dead And the White Knight is talking backwards And the Red Queen's "off with her head!" Remember what the dormouse said; "Feed YOUR HEAD!"

minik nankör kedim

minik.. Minnoş.. teyzemin biricik kedisi. uzun zaman yaz tatillerinde evini ziyaret ettiğimde çok iyi anlaştığım, ama sürekli "minik'in evinde" kalmaya başlayınca beni istememeye başlayan küçük varlık.. kedileri severim. 13 yaşında dünyalar tatlısı bir kedim var İzmir, Urla'da.. "Şans"ım.. Minnoş bana her tıslayıp pısladığında onu ne kadar özlediğimi düşünüyorum. gerçi Minnoş'u da severim. yersiz saldırıları zamanında asabımı bozsa da, hatta "bir hata mı yapıyorum acaba?" diye düşünmeme sebep olsa da, şimdi her şeyi çok daha net görebiliyorum. sevgili küçük Minnoş'la bir arada kaldığımda, ona yemek ya da su verdiğimde, yani "hayatta kalması için bana muhtaç" olduğunu istemeden de olsa bu şekilde ona hissettirdiğimde, bana daha da sinirlenir. ona iyi davranmamı kaldıramaz. çünkü esasında ben böyle yapınca onun bana kötü davranması için sebep bırakmıyorumdur ortada. ve o öfkesi, isyanı artmış şekilde bana hırlayarak teşekkür eder

more than words

sayin' i love you is not the words i want to hear from you / it's not that i want you, not to say but if you only knew / how easy it would be to show me how you feel / more than words is all you have to do to make it real / then you wouldn't have to say that you love me / 'cause i'd already know... what would you do if my heart was torn in two / more than words to show you feel / that your love for me is real / what would you say if i took those words away / then you couldn't make things new just by sayin' i love you... now that i've tried to talk to you and make you understand / all you have to do is close your eyes and just reach out your hands and touch me / hold me close, don't ever let me go / more than words is all i ever needed you to show / then you wouldn't have to say that you love me / 'cause i'd already know...

eski kokan evler

eski kokan evler vardı çook çok eskiden.. hafif loş olurdu. ahşap ayaklı kadife koltukları, her bayram şenlenen odaları, pencere kenarında porselen bir fil ailesi ile.. hatırlıyorum, bademli şerbetler, gül kokulu lokumlar, beyaz şeker kaplı leblebiler ve Sabahattin Dedemin akordeon seslerini.. çocuk çığlıklarının büyük kahkahalarına karıştığını hatırlıyorum. geçmişte tutabildiğimiz bir güzellik vardı sanki.. hep öyle kalacakmış gibi.. hafif dumanlı olurdu hava, gözlerim yaşarırdı. koltuk kenarlarında, masa altlarında dolaşırken ben, o büyük kalabalık "yıldızların altında" diye başlardı.. müzik ve kahkaha ile büyümüştük biz. ufacık, minicik bir zamandı.. şimdi evler değişti, yüzler değişti, insanlar değişti. farklı yolların, farklı doğruların peşinden gidildi. kimse anlamaz, dinlemez oldu birbirini. sanki her gün biraz daha yalnızlaştık? yabancıların gözlerinde arar olduk o "aile" dediğimiz kutsal güzelliğin samimiyetini. bazen bulduk, şanslıydık; bazen

why don't you do right?

bana caz yap.

jazz@Cezayir... Cezayir sokağının girişinde, eski Cezayir apartmanının 2. katında çok hoş bir klüp. Dün birçok güzel insanla dolup taştı.  jazz@Cezayir dün, Ayşegül Yeşilnil Quartet'i ağırladı ve Nezih Yeşilnil'in doğumgününü kutladı. Sanırım mekanda daha önce hiç böyle bir kalabalık görülmemiştir? Gelen herkese teşekkürler! Daha sık olmasını isterim sevdiğimiz insanlarla yaptığımız bu buluşmaların. Keyifli bir parti edasında verilen konserlerin.. Hep birlikte müziğe, ritme, doğaçlamaya, swing lere dalmanın.. Şarkı söylemenin.. Dün teyzemle "Why don't you do right?" söylerken ve Neşet Ruacan, Nezih Yeşilnil, Deniz Dündar gibi değerli müzisyenlerle aynı sahneyi paylaşırken, kendimle ilgili yeni bir şey daha keşfettim. Bunu yapmayı gerçekten istiyorum. Gerçekten. Ve çalışacağım.  Artık daha çok caz yapalım! ;) 03/04/2011