Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

bir kırık şemsiye hikayesi

Bu sabah yağmur vardı İstanbul'da.. Hatta öğlen, hatta öğleden sonra, hatta şimdi.. Böyle havalarda hiç kalkası gelmez insanın. O tonlarca ağırlıktaki yorganı hemen atamaz üstünden. Ama atması gerekir eninde sonunda ve yağmurlu, nispeten soğuk, nasıl geçeceğini kestiremeyeceği bir güne merhaba der. Dolaptan kıyafet seçerken, okulu ekse ne kaybedeceğini düşünür, 29 ekim dolayısıyla öğleden sonra ders olmama ihtimalini de hesaplayarak kendini caydırmaya çalışır ama nafile. O kadar isteksizce ve yavaş hazırlanır ki, kahvaltı sofrasına oturduğunda evden çıkma saatini geçtiğini fark eder ve.. Evet, soğukmuş.. Ama yağmur sen de bi usturuplu yağsana!.. Ne işim var benim şimdi zaten sınıfın yarısı gelmeyecek.. Öğleden sonra ders olmazsa, "bir umut" hava da güzelleşirse biraz dolaşırım belki?.. ve benzeri sonu gelmez soruları ve fikirleri beyan eden iç ses eşliğinde koşar adım tren istasyonunun yolunu tutar. Bazen insanın gün leri vardır, bazen yoktur. Hayır, galiba bugün benim