Eğer bu çocuklar dirençli kişilik özelliklerine sahip değillerse; bu katılık, şiddet içeren öfke patlamaları ve düşmanlık hissine kadar varabilir. Bu çocuklar diğer kişilerle yakınlık kurmaktan kaçınabilir, ruhlarındaki yaraları göstermemek adına insanlara mesafe koyabilir ve kendilerini görünmez duvarlarla çevirebilirler. Ancak ruhsal yapısı görece daha esnek, annelerinden göremedikleri desteği başka aile üyelerinden görebilen "şanslı" bazı çocuklar ise ruhlarını koruyabilme ve sosyal hayatın parçası olabilme arasındaki dengeyi kurabilmektedir. Kendisi dışındaki herkesi tehdit olarak yorumlamayan, yetişkin dünyasına adım atmaya başlayan bu çocuklar kendilerini koruma yolları geliştirmeyi başarmaktadır. Böylelikle annelerine duydukları yoğun öfke, nefret ve sevgi sarmalına kapılmadan kendi hayat yolcuklarında ilerleyebilmektedirler.
İnsanın annesiyle kurduğu ilişki içine doğduğu dünyayla kurduğu ilişkidir. Kim olduğumuzu, değerli olup olmadığını, sevilip sevilmeyeceğimizi annelerimizin bize verdiği değerden ve hissettirdiklerinden anlarız. Annemiz bizim kendimizi tanımlayacağımız bir ayna olarak durur karşımızda. Küçük bir çocuk olarak o aynaya baktığımızda gelecekteki yaşam kapasitemizi görürüz. Annemizle kurduğumuz ilişki bazen bize iyi olduğumuzu, sevilmeyi hak ettiğimizi ve istediklerimizi başarabileceğimizi fısıldar. Bazen ise eksik, yanlış ya da kusurlu olduğumuzu ve sevilmeyi hak etmediğimizi hissederiz. Oysa çocukların özgüveni yüksek, kendi ihtiyaçlarının farkında, hayata uyum sağlayan yetişkinler olabilmeleri için benlik duygularını geliştirmeleri gerekir. Narsist anne ise çocuğunun bu ihtiyacını karşılayamaz tam tersine verdiği olumsuz mesajlarla onun yeterlilik duygusunu zedeler. Kişilerin narsist ebeveynlik sergilemesinin nedeni genellikle kendisinin de sevgisiz büyütülmesidir. Çünkü hiç kimse kendi bilmediği şeyi öğretemez. Kendine güvenmek, kendisini beğenmek, kendisiyle barışık olmak da bir annenin ancak kendisinde varsa çocuğuna öğretebileceği değerlerdir. Narsist anne (ya da baba) tarafından büyütülen çocuklar sıklıkla duygusal dalgalanmalar yaşayabilirler.
Dr. Karly McBride "Boş Ayna" kitabında narsist annelerle büyüyen kız çocuklarının sıklıkla aşağıdaki olumsuz tutumlarla karşılaştığını belirtmektedir:
- Narsist anne kızının ne hissettiğinden çok nasıl göründüğüyle ilgilenir.
- Ailede her şey anneyle ilgilidir.
- Narsist anne empati kuramaz, kendi duygularıyla baş edemez.
- Narsist anne eleştirel ve yargılayıcıdır.
- Narsist annelerin kızları annelerinin sevgisini, onayını kazanmak zorunda hissederler.
Kızına kendi doğal haliyle yeterince iyi olmadığı, sevgisini hak etmek için başka biri olması gerektiği mesajını veren anneler, kızlarında hayatları boyunca çözmek zorunda kalacakları bir güvensizlik ve mutsuzluk duygusu oluştururlar. Annesiyle ilişkisinde onay alamayan kız çocuğu, dünyada bir değerinin olmadığını, ne yaparsa yapsın yeterince sevilmeyeceğini düşünür. Annesiyle içten bir ilişki kurabilmek için elinden geleni yapar ama bir türlü gerçek bir karşılık göremez. Bir süre sonra bu sevgisizliğin kendisinden kaynaklandığına karar verir. Yeterince iyi olmadığına, ne yaparsa yapsın sevilmeyeceğine inanır.
Kız çocuğu aile içinde değer görebilmek için annesinin beklentilerine uygun davranması gerektiğini hisseder. Seçtiği giysileri, arkadaşları, okuldaki başarısı kendi değerlerinin değil annesinin beklentilerinin bir yansımasıdır. Çoğu zaman kız çocuğunun kendisi için değil, annesinin beklentileri için yaşadığını farketmesi uzun yıllar alır. Kızlar, büyüdükçe içten içe bir şeylerin eksik ve yanlış olduğunu bilir ama soruna tam olarak parmak basamazlar. Ebeveynlerinin yüksek standartlarına ve mutluluğuna adanmış bu hayatın kendi duygusal tercihlerini, yaşam biçimlerini hatta duygusal seçimlerini nasıl etkilediğini uzun zaman sonra fark ederler. Bunu fark ettikten sonra ise muhtemelen uzun bir terapi sürecine ihtiyaç duyacaklardır...
Kaynak
Yorumlar