Ana içeriğe atla

Bir hiç olmamaya dair.

Kibir, özgüveni değil, özgüven yokluğunu işaret eder. Dolayısıyla kibirli olmayın ve kibirli olmakla övünmeyin. En önemlisi, kibirli olmakla övünen insanlardan uzak durun.

Başkalarından el alan, güç devşiren, üstüne bu emanet güçle başkalarını ezen insanlar, sırtlarındaki o el çekilince bir "hiç" olduklarını hatırlayıp depresyona sürüklenirler. Kibir sıklıkla bu sert düşüşün gelişini görmeyi engeller. Dolayısıyla, güç devşireceğinize, bir hiç olmamaya özen gösterin.

Gözle görünür ve kalıcı değişimler geçirmemiş, sözleri ve eylemleri tutarsız, sizde tam olarak güven hissi uyandırmayan insanlara - sevgililere, arkadaşlara "ikinci şans" vermeyin. Zamanınız değerli ve kimseye ikinci şans borcunuz yok. 

Bir insan en yakınındaki beş kişinin ortalamasıdır. Dolayısıyla, o beş kişiyi çok iyi seçmelisiniz.

Özgüven sorunu ya da narsistik yaralanması olan adamlar, hayatlarındaki kadının kendinden daha başarılı, daha güzel, daha eğitimli, daha zeki olmasını, daha çok para kazanmasını kaldıramaz. Bu durum bir süre sonra bu adamların başka bir şeylerini daha kaldıramamasına sebep olur. Psikolojik olarak kendi kendilerini iğdiş ederler ve sıklıkla kadında bir sorun olduğu algısı oluşturarak kadını cezalandırırlar. Çünkü kadın bir kez daha başarılı oldu mu, bir daha bu adamların gözüne giremez. Dolayısıyla, kendini gerçekleştirememiş bir takım adamlar sizi kaldıramıyor diye tutup aşağı çekmelerine ya da yolunuzdan saptırmalarına izin vermeyin. Yanınızda olmaktan gurur duyacak, size denk insanlarla ya da gerçekten yalnız başınıza yolunuza devam edin. Kendinizden başka kimseye muhtaç değilsiniz.

Bir insanın esas karakterini, altında çalışan insanlara, garsonlara, dilencilere, çocuklara ve sokak hayvanlarına nasıl davrandığını gözlemleyerek anlayabilirsiniz. Eski sevgililere/eşlere dair beyanlar da eşit derecede önemlidir. İlk başlarda göze iyi görünmek için rol yapsa da, zamanla ufak detaylarda özünü gösterecektir. 

Alkolik ve bağımlı insanlardan uzak durun. Tedavi olmadıkları sürece, sözlerinin hiçbir değeri yoktur. 

İyilik yapmak (kötülük yapmamak) normalde sebepsiz yere içten gelen bir itkidir. Ödül ya da ceza bilinciyle kötülük yapmamaya çalışıyorsanız, üzgünüm ama, siz kötü bir insansınız.

Terapiye ihtiyacı olmadığını, her şeyin en doğrusunu bildiğini düşünen insanlar sıklıkla terapiye en çok ihtiyaç duyanlardır. Bu insanlar hayatı kendileri ve en yakınları için çok zorlaştırırlar. 

Sevmekten korkmayın. Ama kimi ve neyi seveceğinize iyi karar verin. Çünkü romantize edildiğinin aksine, sevgi tek başına mucizeler yaratamaz. 

Yaşamın anlamsız olduğuna karar vermekle, yaşanılmaya değmez olduğuna karar vermek arasında fark vardır. 

Yaşam anlamsızdır ama yaşamaya değerdir. - Albert Camus

Bir mirası alıp ileri taşımak değerli bir iştir, evet. Ama bir şeyleri sıfırdan inşa etmek daha değerli bir iştir.

Melodik ıslık çalmak ve şarkı söylemek bir erkeğin yoldan geçen bir kadına iltifat etmesinin en zarif biçimi olabilir. Şakıyan kuşlar gibi..

Açılmayan kapıları zorlamak, anlamak istemeyene anlatmaya çalışmak, ait hissedilmeyen yerde durmak anlamsızdır. Bazen yön değiştirince ivmelenirsin, yelkenine rüzgar dolan yelkenli gibi..

Olaylara müdahale edemeyebiliriz ama olaylar karşısındaki düşünce, duygu ve davranışlarımıza müdahale edebiliriz. Zaten özgür olabileceğimiz tek yer de burasıdır. 

Amor Fati.. Kaderini sev, hayatını sev. Ya da seveceğin hayatı yaşa.

İyi şeyler yapmaya çalışan bir avuç insanız. Birbirimize nazik davranalım.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yarık

Zaman zaman açılan bir yarığım var. Bir fermuar gibi. Çukur gibi.  Canlı bir fay hattı, lavdan bir girdap gibi. İnsanları kendine çekiyor.  Masumiyet, samimiyet, güler yüz. Ve eşdeğer bir ilgi, kayıtsızlık ve fütursuzluk hali. Kahkaha ve gözyaşı. Sıcak. Tüketici. Ölümcül.  Böyle zamanlarda diğer çocuklara bilyelerini gösteren bir sokak çocuğu oluyorum.  Parlak gözlerle onların bilyelerini görmek istiyorum:   Seninkiler ne renk? Şu mavi camdan olanı beğendim. Benimle oynar mısın? Evet, yaklaş ve bana elini göster. Belki hoşuma gider? Oyun oynuyorum. Flört oyunu. Kontrol edilmeyi kontrol ediyorum. Erkekleri kontrol ediyorum.  Ama bir süre.   Çünkü benden iyi oyuncular var.  Çünkü o yarık nihayetinde kapanmak zorunda . Başta masumane başlayan, tehlikeli bir oyun bu. Bu yarık açıldığında aşıklar ve düşmanlar ediniyorum. Neden sonra oyun bitiyor. Aniden bir pişmanlık hissi peyda oluyor. Çünkü karşımdaki çocuk ağlıyor. Mavi cam bilyesi ortada yok. Nerede bilmiyorum , diyorum. Ben almadım. Oy

Philophobia

Korku ve aşk arasında güçlü bir bağlantı vardı. Ve korkuyordu.  Âşık olmaktan korkuyordu, çünkü zaten aşıktı.  Dağıtmaktan korkuyordu, çünkü dağılmaktan korkuyordu. Bir uçurumdan atlayıp bin parçaya bölünmekten korkuyordu. Çünkü bunu daha önce yapmıştı. Bu yüzden uzak durmalıydı ondan.  Bir seçim yapmak istemiyordu. Aslında bir seçim yoktu, olmamalıydı. Yoksa olası bir mutsuzluğun, ya da ucundan kaçırılmış bir mutluluğun sorumluluğunu tek başına alması gerekecekti. Ama bir seçim yapmazsa vicdanı rahat olurdu. Hatta seçme hakkı elinden alındığı için öfkelenir,  mağduriyeti yüzünden onu suçlar ve kim bilir belki mutlu bile olurdu.  Evet, yetişkinliğin sorumluluğundan kaçmaya çalışıyordu. Bu yüzden sevmemeliydi onu. Deli gibi sevilmek istiyordu oysa. Ama söylemiyordu.  Söylerse gücünü kaybedeceğini biliyordu. Aciz görüneceğini. Ne olurdu sevmeseydi onu?  Artık sevilmediği için üzülürdü elbet. Ama karşılıksız bir aşkın acısı, güzel olabilecekken yitirilmiş bir aşkın acısından daha katlanıl