insan bazen coşkuyla dolar ya.. hani hayallerine çok yaklaşmış hisseder. ne kadar kısa sürüyor öyle an'lar aslında.. bir ömre bedelmiş gibi hissettiriyor ama ömür bir yolda koşmaksa; o an'lar zıpladığın ve havada asılı kaldığın saniyeler kadar kısa. nefesini tutup, zaman durmuş gibi hissedersin. kalp atışların coşar, en soğuk havada bile üşümezsin. sevmek ve sevilmek ister, ayrıca da seversin. aşk bu mudur bilmiyorum. hala uzun çabaların sonucu ulaşılan bir mertebeymiş gibi geliyor aşk. hala hiç aşık olmamış gibiyim; ama defalarca da aşık olmuş gibi..
Zaman zaman açılan bir yarığım var. Bir fermuar gibi. Çukur gibi. Canlı bir fay hattı, lavdan bir girdap gibi. İnsanları kendine çekiyor. Masumiyet, samimiyet, güler yüz. Ve eşdeğer bir ilgi, kayıtsızlık ve fütursuzluk hali. Kahkaha ve gözyaşı. Sıcak. Tüketici. Ölümcül. Böyle zamanlarda diğer çocuklara bilyelerini gösteren bir sokak çocuğu oluyorum. Parlak gözlerle onların bilyelerini görmek istiyorum: Seninkiler ne renk? Şu mavi camdan olanı beğendim. Benimle oynar mısın? Evet, yaklaş ve bana elini göster. Belki hoşuma gider? Oyun oynuyorum. Flört oyunu. Kontrol edilmeyi kontrol ediyorum. Erkekleri kontrol ediyorum. Ama bir süre. Çünkü benden iyi oyuncular var. Çünkü o yarık nihayetinde kapanmak zorunda . Başta masumane başlayan, tehlikeli bir oyun bu. Bu yarık açıldığında aşıklar ve düşmanlar ediniyorum. Neden sonra oyun bitiyor. Aniden bir pişmanlık hissi peyda oluyor. Çünkü karşımdaki çocuk ağlıyor. Mavi cam bilyesi ortada yok. Nerede bilmiyorum , diyorum. Ben almadım. Oy
Yorumlar