Ana içeriğe atla

Splash (1984)


Denizkızı.. Benim çocukluk ve ilk gençlik yıllarımın kahramanı! :) Sanırım ilk önce, annemin okuduğu masallarda, sonra Disney'in Küçük Deniz Kızı'nda ve ardından Splash'ta Madison karakteriyle (Daryl Hannah) tanıdığım ve baya uzun bir süre gerçek olduğuna inandığım varlık :).. (Bir ona bir de beni Var Olmayan Ülke'ye götürecek olan Peter Pan'a inanırdım zaten).. :) 
Splash, hem konusu hem oyuncuları itibariyle benim için özel bir filmdir.. En sevdiğim aktörlerden biri olan Tom Hanks'i tanıdığım ilk filmdir. Ve Daryl'i gördüğümde Kill Bill'i değil, kırmızı kuyruklu denizkızını hatırlarım :) O gerçekten bu rolü hakkını vererek oynamış. Hem de 1984 yılının teknolojisiyle. Ben de öyle bir kuyruğum olsun istiyorum! Arada giyip, spor olsun diye yüzebilirim mesela? Çocuklar küçük çığlıklar atabilirler: "Annee! Babaa! Bir denizkızı gördüm!".. Babalar, 'Çocuk işte..' diye gülümseyip gazetelerini okumaya devam edebilirler; anneler de bakmadan, ilgisizce "Aa evet ne güzel.." diyebilirler.. Ve ben sporuma devam ederken o çocukları gülümsetebilirim! :) 
Gerçek olmasalar da, masallara inandığımız yaşlar çok güzeldi. İçimde bir şey hala inanmak istiyor. Nasıldı? Yeterince mutlu düşünce ve biraz peri tozu ile uçabiliriz? Deniz büyücüsünden temin edebileceğimiz birazcık iksirle de denizde yaşayabiliriz? Şu efsaneler, sihirler, mucizeler gerçek olsa hayat daha çekilir olabilirdi belki? :)
Bir zamanlar deli gibi fantastik edebiyat okurdum. Onları izlemek de ayrı keyifli.. LOTR, Harry Potter, Avatar ve umarım ileride çekilecek olan Ejderha Mızrağı Serisi ve Unutulmuş Diyarlar.. 
Küçük Deniz Kızı Ariel'in insan dünyasına ait olmak istemesi gibi ben de bu Fantastik dünyalara ait olmak isterdim.. O halde Disney'in ödüllü soundtracklerinden "Part of Your World" gelsin hepimize.. :)

13/05/2011

Yorumlar

Esmahan Fulya Hazar dedi ki…
Hep hayalci oldun...hep güzel şeyleri kurguladın...çizgilerinde,seyrettiklerinde,okuduklarında...sen gerçek bir "HAYALCİ" sin...ve bu özelliklerin seni ileride çok güzel bir platforma taşıyacak....bu kitap olur,senaryo olur,...bilemem ama,sende bu potansiyel var...hem de çok yüklü...cevherini artık insanlara bir şekilde iletmelisin...güzel dünyanı paylaşmak isteyecek,böylesi naiflikleri özleyen çok... emin ol...kitapların keyifle okunacak,müziklerin ve güzel sesin kulakların pasını silecek...mesleğinin başarılarını da ilave et...sen bir kristalsin...parlaklığını ben biliyorum...dilerim ışıltını tüm insanlık görür,duyar,izler...seni seviyorum...:))

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yarık

Zaman zaman açılan bir yarığım var. Bir fermuar gibi. Çukur gibi.  Canlı bir fay hattı, lavdan bir girdap gibi. İnsanları kendine çekiyor.  Masumiyet, samimiyet, güler yüz. Ve eşdeğer bir ilgi, kayıtsızlık ve fütursuzluk hali. Kahkaha ve gözyaşı. Sıcak. Tüketici. Ölümcül.  Böyle zamanlarda diğer çocuklara bilyelerini gösteren bir sokak çocuğu oluyorum.  Parlak gözlerle onların bilyelerini görmek istiyorum:   Seninkiler ne renk? Şu mavi camdan olanı beğendim. Benimle oynar mısın? Evet, yaklaş ve bana elini göster. Belki hoşuma gider? Oyun oynuyorum. Flört oyunu. Kontrol edilmeyi kontrol ediyorum. Erkekleri kontrol ediyorum.  Ama bir süre.   Çünkü benden iyi oyuncular var.  Çünkü o yarık nihayetinde kapanmak zorunda . Başta masumane başlayan, tehlikeli bir oyun bu. Bu yarık açıldığında aşıklar ve düşmanlar ediniyorum. Neden sonra oyun bitiyor. Aniden bir pişmanlık hissi peyda oluyor. Çünkü karşımdaki çocuk ağlıyor. Mavi cam bilyesi ortada yok. Nerede bilmiyorum , diyorum. Ben almadım. Oy

Bir hiç olmamaya dair.

Kibir, özgüveni değil, özgüven yokluğunu işaret eder. Dolayısıyla kibirli olmayın ve kibirli olmakla övünmeyin. En önemlisi, kibirli olmakla övünen insanlardan uzak durun. Başkalarından el alan, güç devşiren, üstüne bu emanet güçle başkalarını ezen insanlar, sırtlarındaki o el çekilince bir "hiç" olduklarını hatırlayıp depresyona sürüklenirler. Kibir sıklıkla bu sert düşüşün gelişini görmeyi engeller. Dolayısıyla, güç devşireceğinize, bir hiç olmamaya özen gösterin. Gözle görünür ve kalıcı değişimler geçirmemiş, sözleri ve eylemleri tutarsız, sizde tam olarak güven hissi uyandırmayan insanlara - sevgililere, arkadaşlara "ikinci şans" vermeyin. Zamanınız değerli ve kimseye ikinci şans borcunuz yok.  Bir insan en yakınındaki beş kişinin ortalamasıdır. Dolayısıyla, o beş kişiyi çok iyi seçmelisiniz. Özgüven sorunu ya da narsistik yaralanması olan adamlar, hayatlarındaki kadının kendinden daha başarılı, daha güzel, daha eğitimli, daha zeki olmasını, daha çok para kazanm

Philophobia

Korku ve aşk arasında güçlü bir bağlantı vardı. Ve korkuyordu.  Âşık olmaktan korkuyordu, çünkü zaten aşıktı.  Dağıtmaktan korkuyordu, çünkü dağılmaktan korkuyordu. Bir uçurumdan atlayıp bin parçaya bölünmekten korkuyordu. Çünkü bunu daha önce yapmıştı. Bu yüzden uzak durmalıydı ondan.  Bir seçim yapmak istemiyordu. Aslında bir seçim yoktu, olmamalıydı. Yoksa olası bir mutsuzluğun, ya da ucundan kaçırılmış bir mutluluğun sorumluluğunu tek başına alması gerekecekti. Ama bir seçim yapmazsa vicdanı rahat olurdu. Hatta seçme hakkı elinden alındığı için öfkelenir,  mağduriyeti yüzünden onu suçlar ve kim bilir belki mutlu bile olurdu.  Evet, yetişkinliğin sorumluluğundan kaçmaya çalışıyordu. Bu yüzden sevmemeliydi onu. Deli gibi sevilmek istiyordu oysa. Ama söylemiyordu.  Söylerse gücünü kaybedeceğini biliyordu. Aciz görüneceğini. Ne olurdu sevmeseydi onu?  Artık sevilmediği için üzülürdü elbet. Ama karşılıksız bir aşkın acısı, güzel olabilecekken yitirilmiş bir aşkın acısından daha katlanıl